Laboratuvarda cansız maddelerden canlı bir hücre yaratılmamıştır,canlılığı zaten süren, halihazırda çalışmakta olan sistemler canlı bir hücreden diğer bir canlı hücreye nakledilmiştir...
Son olarak medyada laboratuvarda canlı hücre üretildiğine dair haberler yer almaktadır. Bilimsel çalışmanın orijinali incelendiinde cansız maddelerden canlı yaratılmadığı açıkça görülmektedir. Yapılan işlemler canlılığın bilinen klonlama yöntemlerinden farklı değildir.
Mikoplazma geni suni olarak düzenlendikten sonra başka bir Mikoplazma hücresinin çekirdeğine konmuş ve hücre bu DNA ile çalışmaya başlamıştır. Laboratuvar ortamında kullanılan yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz.
1. Mikoplazma türüne ait Maya hücrelerinin içindeki hazır kromozomlar dışarı çıkarılmıştır.
2. Elde edilen genler, isteğe göre seçildikten sonra alıcı bir bakteri hücresinin içine nakledilmiştir.
'transplant these genomes into a recipient bacterial cell'
3. Mikoplazma mikoides kapri DNAsı çıkarılan, Mikoplazma kaprikolum ise bu DNAnın nakledildiği maya hücreleridir.
4. Geliştirilen yöntem bir bakteriye ait kromozomları (Mikoplazma mikoides DNA'sı) seçip düzenledikten sonra plazmidler halinde başka bir mantar hücresinin içinde klonlamadır.
('we developed methods for cloning entire bacterial chromosomes as centromeric plasmids in yeast, including a native M. mycoides genome')
Bilim adamları üzerinde çalıştıkları gen mühendisliği tekniklerini topluca uygulayarak 1,08 milyon baz çiftinden oluşan Mikoplazma mikoides DNAsını düzenlemiş ve başka bir canlı hücrenin içine nakletmişler, böylece DNAsı değiştirilen hücre artık elden geçirilip düzenlenen DNA ile kontrol edilen bir hücre haline getirilmiştir. ('we combined all of our previously established procedures and report the synthesis, assembly, cloning, and successful transplantation of the 1.08-Mbp M. mycoides JCVI-syn1.0 genome, to create a new cell controlled by this synthetic genome.')
Sonuç itibariyle laboratuvarda cansız maddelerden canlı bir hücre yaratılmamıştır. Yalnızca canlılığı zaten süren, halihazırda çalışmakta olan sistemler canlı bir hücreden diğer bir canlı hücreye nakledilmiştir. Tek bir protein dahi sıfırdan yapılmamıştır. Gen mühendisliği sayesinde mevcut DNA parçalarının yerleri değiştirilmiştir. Kullanılan maya hücreleri de aynı Mikoplazma mikoides türüne ait olup, çalışmakta olan canlı sistemler bir maya hücresinden diğerine aktarılmıştır.
Burada canlılığı yoktan yaratmadan söz etmek mümkün değildir. Yaratmak yalnızca Allah'a mahsustur.
Ref: http://www.sciencemag.org/cgi/rapidpdf/science.1190719v1.pdf
Mikoplazma geni suni olarak düzenlendikten sonra başka bir Mikoplazma hücresinin çekirdeğine konmuş ve hücre bu DNA ile çalışmaya başlamıştır. Laboratuvar ortamında kullanılan yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz.
1. Mikoplazma türüne ait Maya hücrelerinin içindeki hazır kromozomlar dışarı çıkarılmıştır.
2. Elde edilen genler, isteğe göre seçildikten sonra alıcı bir bakteri hücresinin içine nakledilmiştir.
'transplant these genomes into a recipient bacterial cell'
3. Mikoplazma mikoides kapri DNAsı çıkarılan, Mikoplazma kaprikolum ise bu DNAnın nakledildiği maya hücreleridir.
4. Geliştirilen yöntem bir bakteriye ait kromozomları (Mikoplazma mikoides DNA'sı) seçip düzenledikten sonra plazmidler halinde başka bir mantar hücresinin içinde klonlamadır.
('we developed methods for cloning entire bacterial chromosomes as centromeric plasmids in yeast, including a native M. mycoides genome')
Bilim adamları üzerinde çalıştıkları gen mühendisliği tekniklerini topluca uygulayarak 1,08 milyon baz çiftinden oluşan Mikoplazma mikoides DNAsını düzenlemiş ve başka bir canlı hücrenin içine nakletmişler, böylece DNAsı değiştirilen hücre artık elden geçirilip düzenlenen DNA ile kontrol edilen bir hücre haline getirilmiştir. ('we combined all of our previously established procedures and report the synthesis, assembly, cloning, and successful transplantation of the 1.08-Mbp M. mycoides JCVI-syn1.0 genome, to create a new cell controlled by this synthetic genome.')
Sonuç itibariyle laboratuvarda cansız maddelerden canlı bir hücre yaratılmamıştır. Yalnızca canlılığı zaten süren, halihazırda çalışmakta olan sistemler canlı bir hücreden diğer bir canlı hücreye nakledilmiştir. Tek bir protein dahi sıfırdan yapılmamıştır. Gen mühendisliği sayesinde mevcut DNA parçalarının yerleri değiştirilmiştir. Kullanılan maya hücreleri de aynı Mikoplazma mikoides türüne ait olup, çalışmakta olan canlı sistemler bir maya hücresinden diğerine aktarılmıştır.
Burada canlılığı yoktan yaratmadan söz etmek mümkün değildir. Yaratmak yalnızca Allah'a mahsustur.
Ref: http://www.sciencemag.org/cgi/rapidpdf/science.1190719v1.pdf

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder