"Kuşların ilkel atası" olarak gösterilmek istenen ve adına M. gui verilen fosil 130 milyon yıl yaşındadır. Yani Archaeopteryx'ten 20 milyon yıl daha gençtir...
Çin’de ele geçirilen tüylü dinozorlar üzerinde tamamen spekülatif, zorlama bazız yorumlar yapılmakta ve bunlar yaygın bir medya propagandasıyla topluma bilimsel gerçeklermiş gibi sunulmaktadır.
Böyle bir medya propagandasının konusu olmuş söz konusu fosillerden biri Microraptor gui'dir. Çin’de bulunan ve M. gui olarak isimlendirilmiş fosil örneği, 23 Ocak Perşembe tarihli Nature makalesinde (. Xing Xu, Zhonghe Zhou, Xiaolin Wang, Xuewen Kuang, Fucheng Zhang, Xiangke Du, "Four-winged dinosaurs from China", Nature, 421, 335 - 340) tanımlanmış, bunun "dört kanatlı bir dino-kuşa" ait olduğu ve bu soyu tükenmiş canlının uçabildiği ileri sürülmüştü.
Kuşların dört kanatlı dinozorlardan evrimleştiği masalı ve M. gui değişik aralıklarla yayınlanan makale veya haberlerde, Darwinizm propagandasında malzeme olarak kullanılmaktadır. Ancak bilinmelidir ki, ne bulunan ‘dört kanatlı bir dino-kuş’ fosili, ne de bir başka bilimsel bulgu, ‘kuşların evrimi’ iddiasına kanıt oluşturmamaktadır. Bu propagandayı geçersiz kılan bilimsel gerçekler şu şekildedir:
1. Söz konusu fosilin yaşı 130 milyon olarak hesaplanmıştır. Bu tarih, en eski uçucu kuş Archaeopteryx’ten 20 milyon yıl daha gençtir. Bu durum, Microraptor gui’ye evrimcilerce yakıştırılan "kuşların atası" unvanı adına açık bir çelişki oluşturmakta, dolayısıyla bunun bütünüyle uydurma olduğunu göstermektedir.
Archaeopteryx, günümüzden 150 milyon yıl önce yaşamıştır ve bilinen en eski kuş türüdür. Archaeopteryx'ten önce yaşadığı bilinen, fosili bulunmuş başka hiç bir kuş yoktur. (225 milyon yıl yaşındaki Protoavis adı verilen bir fosilin "en eski kuş" olduğu yönünde bir iddia var olsa da, bu yaygın kabul gören bir tez değildir)
Archaeopteryx’in uçuş anatomisi, birçok açıdan günümüz kuşlarınınkine benzer: Günümüz uçucu kuşlarındakinin aynısı olan asimetrik tüyleri, kusursuz kanat yapısı, günümüz kuşlarında olduğu gibi hafif ve içi boş olan iskelet yapısı; uçuş kaslarını destekleyen göğüs kemiği ve diğer pek çok özelliği, bilim adamlarını Archaeopteryx'in oldukça başarılı bir şekilde uçan bir kuş olduğuna ikna etmiş durumdadır.
Archaeopteryx'in günümüz kuşlarında görülmeyen iki özelliği ise gagasındaki dişler ve kanatlarındaki pençelerdir. Evrimciler bu özelliklere dayanarak Archaeopteryx’i bazı sürüngen özellikler gösteren, ilkel bir kuş olarak göstermeye çalışmışlardır. Ancak bazı günümüz kuşlarında kanat pençeleri olduğu bilinmektedir. Archaeopteryx'in dişlerinin ise sadece bu türe özgü olmadığı, tarihte "dişli kuşlar" olarak tanımlanabilecek başka türlerin de yaşadığı, diğer fosil bulgularından anlaşılmaktadır.
Tüm bunlar nedeniyle, Archaeopteryx'i "ilkel kuş" olarak tanımlayan evrimci tezin yanlış olduğu, canlının günümüz kuşlarına çok benzediği artık bilim adamlarınca kabul görmektedir. Bu konudaki en önde gelen otoritelerden biri olan Kansas Üniversitesi profesörü Alan Feduccia'nın belirttiği gibi "Archaeopteryx'in çeşitli anatomik özelliklerini inceleyen yeni araştırmacıların pek çoğu, bu canlının daha önce hayal edilenden çok daha kuş-benzeri olduğunu göstermiştir". Archaeopteryx hakkında yürütülmüş olan Darwinist propaganda ise yanlıştır; yine Feduccia'ya göre "Archaeopteryx'in theropod dinozorlara olan benzerliği çok büyük ölçüde abartılmıştır." (Alan Feduccia, The Origin and Evolution of Birds, Yale University Press, 1999, p. 81)
Peki Archaeopteryx’in uçma beceresine sahip en eski kuş oluşunun, M. gui ile ilgili propagandaya uygulamaları nelerdir? Açıktır ki, kuşlar bundan 150 milyon yıl önce de zaten vardılar. Zaten uçuyorlardı. O halde, eğer evrimciler "kuşların atası" olarak bir takım adaylar öne sürmek istiyorlarsa, bunların 150 milyon yıldan da yaşlı olmaları gerekir.
Sözünü ettiğimiz gerçek, "dört kanatlı dino-kuş" furyasının son derece yüzeysel ve hatalı olduğu göstermeye tek başına yeterlidir. Çünkü "kuşların ilkel atası" olarak gösterilmek istenen ve adına M. gui verilen fosil 130 milyon yıl yaşındadır. Yani Archaeopteryx'ten 20 milyon yıl daha gençtir. Kuşkusuz, bir fosilin, kendisinden 20 milyon yıl önce zaten uçucu kuşlar var iken, "kuşların ilkel atası" olarak gösterilmesi, bir çocuğun büyükannesinden daha yaşlı olduğunu öne sürmeye benzer ki, bunu savunmak tümüyle saçmadır.
2. Microraptor, anatomik olarak dinozorlara benzemektedir. Parmak sıraları da bu benzerlikle uyumludur. Microraptor’dan evrimleştiği öne sürülen kuşların parmak sıraları ise dinozorlarınkinden önemli derecede farklıdır. Parmak sırasındaki bu farklılığın ata-torun ilişkisi çerçevesinde açıklanması mümkün değildir ve bu durum M. gui’nin, kuşların atası olduğu tezine çok ağır bir darbe vurmuştur.
Evrimcilerce "Dört Kanatlı Kuş" olarak propagandası yapılan M. gui’nin dinozor olduğunu anlamak için elimizde birçok delil vardır. M. gui'nin elindeki parmak sıraları, kuşlardaki gibi 2-3-4 diziliminde değil, 1-2-3 dizilimindedir ve arka ayaklarında, dromaeosaur’ların (144 milyon ila 66.4 milyon yıl önce yaşamış küçük ve orta boylu etçil dinozor grubu) karakteristik özelliği olan öldürücü pençe mevcuttur . (Justin Costa Rica, "M. gui: Bird or Dinosaur? A look into the therapod dinosaur-bird evolution debate") Böyle farklı parmak sıralarına sahip M. gui ile kuşlar arasında ata-soy ilişkisi kurmak evrimci bir bakış açısından bile mümkün değildir.
Dr. Alan Feduccia, kuşların dinozorlardan evrimleştiği tezine şiddetle karşıdır ve itirazlarını son derece sağlam kanıtlara dayandırmasıyla tanınmaktadır. Feduccia parmak sırasındaki farklılıkla ilgili olarak şunları söylemiştir:
"Bu [parmak sırasındaki farklılık]dinozorların modern kuşların atası olduğunu iddia edenler için yeni bir problem oluşturuyor. Örneğin iki, üç ve dört parmaklı bir kuş eli nasıl olur da yalnız bir, iki ve üç parmaklı bir dinozor eline evrimleşir? Bu neredeyse imkansızdır." (En Son Delil Devekuşu Araştırması Dino-Kuş Hikayesini Çürütüyor; David Williamson, "Scientist Says Ostrich Study Confirms Bird 'Hands' Unlike Those Of Dinosaurs", EurekAlert, 14-Aug-2002,)
M. gui ile dinozorlar arasındaki anatomik farklılıklar parmak sırası ile sınırlı değildir. Genel olarak, kuşların anatomisi, ataları olduğu öne sürülen dinozorlardan -dolayısıyla M. gui’den- derin farklılıklarla ayrılmaktadır. Öyle ki, Dr. Alan Feduccia, bu farklılıklara dikkat çekerek kuşların dinozorlardan evrimleştiği teorisini yüzyılın utancı olarak tanımlamaktadır:
"25 sene boyunca kuşların kafataslarını inceledim ve dinozorlarla aralarında hiçbir benzerlik görmüyorum. Kuşların dört ayaklılardan evrimleştiği teorisi, paleontoloji alanında 20. yüzyılın en büyük utancı olacaktır". (Pat Shipman, "Birds Do It... Did Dinosaurs?", New Scientist, 1 Şubat 1997, s. 28)
3. M. gui ile ilgili bilimsel gelişmeler, bu canlının havada süzülme kapasitesinin önceden tahmin edilen şekilde olmayabileceğini göstermiştir.
M. gui’nin Nature’da tanımlanmasından kısa bir süre sonra, bu canlıyla ilgili senaryoya bilim dünyasından itirazlar yükselmeye başlamıştır. M. gui, başlangıçta yaygın bir medya propagandasıyla uçucu bir canlı olarak tanıtılmışsa da, birçok bilimadamı daha sonradan bu canlının aslında uçamayacağı yönünde yorumlar yapmıştır. M. gui’nin bu son yorumlar karşısındaki düşüşü National Geographic dergisinde şöyle özetlenmektedir:
"Ancak bilim adamları M.gui’nin havalanacak kadar hızlı koştuğunu düşünmüyor. Ayrıca nasıl bir engelli koşucu uzun etek giyip koşmaya kalkarsa tökezler, ayak tüyleri M. gui’yi de aynı şekilde tökezletmiş olabilir. Bilim adamlarına göre bu bol tüyler belki de uçan sincaplarda olduğu gibi paraşüt etkisi yaratıyordu.
Başka bilim adamları bu yeni fosilden tam olarak ne sonuçlar çıkarmaları gerektiğini bilmiyor, ancak bu hayvanların ağaçtan ağaca süzülürken uçmaya başladığı varsayımına da itiraz ediyorlar: Daha kolayı varken kanatlarınızı çırpıp niye enerji harcayacaksınız ki? Ayrıca bazı araştırmacılar M.gui’nin ayak tüylerinin süzülerek bile olsa uçmaya elverişli olmadığını öne sürüyor". (Christopher P. Sloan, "Lord of the Wings", National Geographic, May 2003)
Kısaca özetleyecek olursak, bu itirazların bilimsel gerekçeleri şu şekildedir:
a) Kuşların pelvis kemiği, M. gui’nin havada süzüldüğü varsayımını reddetmektedir.
Evrimcilerin bu canlıyı uçuşun sözde evrimiyle ilişkilendirmesinin görünürdeki nedeni ön ve arka bacaklarında sahip olduğu tüylerdir. Bazı evrimciler bunun, ağaçlarda yaşayan ve ön ve arka bacaklarını yanlara açarak ağaçtan ağaca süzülebilen bir canlı olduğunu öne sürmektedir. M. gui’nin medyada yayınlanan rekonstrüksiyon resminde arka bacakların yanlara açık olduğu ve yere yatay şekilde durduğu görülmektedir. Oysa M. gui’nin arka ayaklarının yanlara açılabileceğini düşünmenin bir temeli yoktur. Kuşlarda arka ayakların yanlara doğru 180O açılması pelvis kemiğinin anatomisi yüzünden imkansızdır. Örneğin bir marketten alınan tavuğun bacakları, yazının başındaki resimde olduğu gibi yanlara açılacak olursa kalça kemikleri derhal kırılacaktır.
b) M. gui’nin bacaklarında olduğu varsayılan tüylerin bacağa bağlı olup olmadığı tartışmalıdır. Dahası bunlar kuş uçuşunu engelleyici niteliktedir ve bu yüzden kuşların uçuşunun sözde evrimsel kökenini destekleyebilecek bir kanıt oluşturmamaktadır.
Berkeley’deki California Üniversitesi Paleontoloji Müzesi Başkanı Kevin Padian, Bioscience dergisinin Mayıs 2003 sayısında yayınlanan bir makalesinde M. gui’nin uçuşun kökenine delil oluşturduğu tezine karşı çıkmış ve M. gui’nin anatomisinin bu senaryoya oluşturduğu engelleri sıralamıştır. (Kevin Padian, "Four-Winged Dinosaurs, Bird Precursors, or Neither?", BioScience,Vol: 53 No: 5 Sf: 450 -- 452)
Birincisi, Padian M. gui’de bulunduğu iddia edilen arka bacak tüylerinin bacağa gerçekten bağlantılı olup olmadığı konusunda ikna olmadığını belirtmektedir [Çin’de ortaya çıkarılan dinozor fosillerinin sahip olduğu yapılar, evrimcilerce tüy olarak yorumlanmakta ve kuşların dinozorlardan evrimleştiği iddiasına kanıt olarak sunulmaktadır. Halbuki son bir çalışma, ölü bir canlının kas liflerinin deforme olarak fosilleşmesiyle tüye son derece benzeyen bir görünüm ortaya koyabileceğini göstermiş, böylelikle evrimcilerin "tüylü dinozor" yorumunu karanlığa sürüklemiştir. Daha fazla bilgi için bkz. " Ölü Bir Yunustan Dino Kuş Masalına Reddiye "]. İkincisi, bunlar bacağa bağlantılı olsa bile, M. gui’nin iddia edilen süzülme hareketinin kuşlardaki güçlü kanat uçuşuna evrimleşmiş olabileceğine dayanak gösterilebilecek hiçbir dayanak yoktur. Kuşlar uçuş sırasında arka ayaklarını kullanmamakta ve bunları, tekerleklerini çeken bir uçak gibi, geriye uzatıp sabit tutmaktadırlar. M. gui’nin bacak tüyleri ise bunu imkansız hale getirmektedir. Nitekim Padian, "bacak tüylerinin daha gelişmiş kuşların kullandıkları uçuşun evrimiyle gösterilebilir hiçbir bağlantısı bulunmamaktadır" yorumunu yapmaktadır.
Nature dergisinin editörü ve aynı zamanda bir paleontolog olan Henry Gee ise, "Dört kanat, süzülmek için mükemmel bir tertiptir ama kuvvetli, çırpmalı uçuş için değil" diyerek M. gui’nin süzülme hareketiyle kuş uçuşunun ilgili olduğu iddiasına katılmadığını ifade etmektedir. (Gee, H., "Fossil boosts trees-down start for flight", Nature Science Update; Perspective on Ref.1, 23 January 2003)
Sonuç:
Görüldüğü gibi, M. Gui’ye dayandırılan dört kanatlı kuş propagandasının iddiaları, bilimsel dayanaktan yoksun, hayali varsayımlardan ibarettir. Darwinistlerin kuşların evrimi iddiasını bilimsel bir gerçek olarak savunmalarının temelinde, evrime olan körükörüne bağlılıkları yatmaktadır.
Böyle bir medya propagandasının konusu olmuş söz konusu fosillerden biri Microraptor gui'dir. Çin’de bulunan ve M. gui olarak isimlendirilmiş fosil örneği, 23 Ocak Perşembe tarihli Nature makalesinde (. Xing Xu, Zhonghe Zhou, Xiaolin Wang, Xuewen Kuang, Fucheng Zhang, Xiangke Du, "Four-winged dinosaurs from China", Nature, 421, 335 - 340) tanımlanmış, bunun "dört kanatlı bir dino-kuşa" ait olduğu ve bu soyu tükenmiş canlının uçabildiği ileri sürülmüştü.
Kuşların dört kanatlı dinozorlardan evrimleştiği masalı ve M. gui değişik aralıklarla yayınlanan makale veya haberlerde, Darwinizm propagandasında malzeme olarak kullanılmaktadır. Ancak bilinmelidir ki, ne bulunan ‘dört kanatlı bir dino-kuş’ fosili, ne de bir başka bilimsel bulgu, ‘kuşların evrimi’ iddiasına kanıt oluşturmamaktadır. Bu propagandayı geçersiz kılan bilimsel gerçekler şu şekildedir:
1. Söz konusu fosilin yaşı 130 milyon olarak hesaplanmıştır. Bu tarih, en eski uçucu kuş Archaeopteryx’ten 20 milyon yıl daha gençtir. Bu durum, Microraptor gui’ye evrimcilerce yakıştırılan "kuşların atası" unvanı adına açık bir çelişki oluşturmakta, dolayısıyla bunun bütünüyle uydurma olduğunu göstermektedir.
Archaeopteryx, günümüzden 150 milyon yıl önce yaşamıştır ve bilinen en eski kuş türüdür. Archaeopteryx'ten önce yaşadığı bilinen, fosili bulunmuş başka hiç bir kuş yoktur. (225 milyon yıl yaşındaki Protoavis adı verilen bir fosilin "en eski kuş" olduğu yönünde bir iddia var olsa da, bu yaygın kabul gören bir tez değildir)
Archaeopteryx’in uçuş anatomisi, birçok açıdan günümüz kuşlarınınkine benzer: Günümüz uçucu kuşlarındakinin aynısı olan asimetrik tüyleri, kusursuz kanat yapısı, günümüz kuşlarında olduğu gibi hafif ve içi boş olan iskelet yapısı; uçuş kaslarını destekleyen göğüs kemiği ve diğer pek çok özelliği, bilim adamlarını Archaeopteryx'in oldukça başarılı bir şekilde uçan bir kuş olduğuna ikna etmiş durumdadır.
Archaeopteryx'in günümüz kuşlarında görülmeyen iki özelliği ise gagasındaki dişler ve kanatlarındaki pençelerdir. Evrimciler bu özelliklere dayanarak Archaeopteryx’i bazı sürüngen özellikler gösteren, ilkel bir kuş olarak göstermeye çalışmışlardır. Ancak bazı günümüz kuşlarında kanat pençeleri olduğu bilinmektedir. Archaeopteryx'in dişlerinin ise sadece bu türe özgü olmadığı, tarihte "dişli kuşlar" olarak tanımlanabilecek başka türlerin de yaşadığı, diğer fosil bulgularından anlaşılmaktadır.
Tüm bunlar nedeniyle, Archaeopteryx'i "ilkel kuş" olarak tanımlayan evrimci tezin yanlış olduğu, canlının günümüz kuşlarına çok benzediği artık bilim adamlarınca kabul görmektedir. Bu konudaki en önde gelen otoritelerden biri olan Kansas Üniversitesi profesörü Alan Feduccia'nın belirttiği gibi "Archaeopteryx'in çeşitli anatomik özelliklerini inceleyen yeni araştırmacıların pek çoğu, bu canlının daha önce hayal edilenden çok daha kuş-benzeri olduğunu göstermiştir". Archaeopteryx hakkında yürütülmüş olan Darwinist propaganda ise yanlıştır; yine Feduccia'ya göre "Archaeopteryx'in theropod dinozorlara olan benzerliği çok büyük ölçüde abartılmıştır." (Alan Feduccia, The Origin and Evolution of Birds, Yale University Press, 1999, p. 81)
Peki Archaeopteryx’in uçma beceresine sahip en eski kuş oluşunun, M. gui ile ilgili propagandaya uygulamaları nelerdir? Açıktır ki, kuşlar bundan 150 milyon yıl önce de zaten vardılar. Zaten uçuyorlardı. O halde, eğer evrimciler "kuşların atası" olarak bir takım adaylar öne sürmek istiyorlarsa, bunların 150 milyon yıldan da yaşlı olmaları gerekir.
Sözünü ettiğimiz gerçek, "dört kanatlı dino-kuş" furyasının son derece yüzeysel ve hatalı olduğu göstermeye tek başına yeterlidir. Çünkü "kuşların ilkel atası" olarak gösterilmek istenen ve adına M. gui verilen fosil 130 milyon yıl yaşındadır. Yani Archaeopteryx'ten 20 milyon yıl daha gençtir. Kuşkusuz, bir fosilin, kendisinden 20 milyon yıl önce zaten uçucu kuşlar var iken, "kuşların ilkel atası" olarak gösterilmesi, bir çocuğun büyükannesinden daha yaşlı olduğunu öne sürmeye benzer ki, bunu savunmak tümüyle saçmadır.
2. Microraptor, anatomik olarak dinozorlara benzemektedir. Parmak sıraları da bu benzerlikle uyumludur. Microraptor’dan evrimleştiği öne sürülen kuşların parmak sıraları ise dinozorlarınkinden önemli derecede farklıdır. Parmak sırasındaki bu farklılığın ata-torun ilişkisi çerçevesinde açıklanması mümkün değildir ve bu durum M. gui’nin, kuşların atası olduğu tezine çok ağır bir darbe vurmuştur.
Evrimcilerce "Dört Kanatlı Kuş" olarak propagandası yapılan M. gui’nin dinozor olduğunu anlamak için elimizde birçok delil vardır. M. gui'nin elindeki parmak sıraları, kuşlardaki gibi 2-3-4 diziliminde değil, 1-2-3 dizilimindedir ve arka ayaklarında, dromaeosaur’ların (144 milyon ila 66.4 milyon yıl önce yaşamış küçük ve orta boylu etçil dinozor grubu) karakteristik özelliği olan öldürücü pençe mevcuttur . (Justin Costa Rica, "M. gui: Bird or Dinosaur? A look into the therapod dinosaur-bird evolution debate") Böyle farklı parmak sıralarına sahip M. gui ile kuşlar arasında ata-soy ilişkisi kurmak evrimci bir bakış açısından bile mümkün değildir.
Dr. Alan Feduccia, kuşların dinozorlardan evrimleştiği tezine şiddetle karşıdır ve itirazlarını son derece sağlam kanıtlara dayandırmasıyla tanınmaktadır. Feduccia parmak sırasındaki farklılıkla ilgili olarak şunları söylemiştir:
"Bu [parmak sırasındaki farklılık]dinozorların modern kuşların atası olduğunu iddia edenler için yeni bir problem oluşturuyor. Örneğin iki, üç ve dört parmaklı bir kuş eli nasıl olur da yalnız bir, iki ve üç parmaklı bir dinozor eline evrimleşir? Bu neredeyse imkansızdır." (En Son Delil Devekuşu Araştırması Dino-Kuş Hikayesini Çürütüyor; David Williamson, "Scientist Says Ostrich Study Confirms Bird 'Hands' Unlike Those Of Dinosaurs", EurekAlert, 14-Aug-2002,)
M. gui ile dinozorlar arasındaki anatomik farklılıklar parmak sırası ile sınırlı değildir. Genel olarak, kuşların anatomisi, ataları olduğu öne sürülen dinozorlardan -dolayısıyla M. gui’den- derin farklılıklarla ayrılmaktadır. Öyle ki, Dr. Alan Feduccia, bu farklılıklara dikkat çekerek kuşların dinozorlardan evrimleştiği teorisini yüzyılın utancı olarak tanımlamaktadır:
"25 sene boyunca kuşların kafataslarını inceledim ve dinozorlarla aralarında hiçbir benzerlik görmüyorum. Kuşların dört ayaklılardan evrimleştiği teorisi, paleontoloji alanında 20. yüzyılın en büyük utancı olacaktır". (Pat Shipman, "Birds Do It... Did Dinosaurs?", New Scientist, 1 Şubat 1997, s. 28)
3. M. gui ile ilgili bilimsel gelişmeler, bu canlının havada süzülme kapasitesinin önceden tahmin edilen şekilde olmayabileceğini göstermiştir.
M. gui’nin Nature’da tanımlanmasından kısa bir süre sonra, bu canlıyla ilgili senaryoya bilim dünyasından itirazlar yükselmeye başlamıştır. M. gui, başlangıçta yaygın bir medya propagandasıyla uçucu bir canlı olarak tanıtılmışsa da, birçok bilimadamı daha sonradan bu canlının aslında uçamayacağı yönünde yorumlar yapmıştır. M. gui’nin bu son yorumlar karşısındaki düşüşü National Geographic dergisinde şöyle özetlenmektedir:
"Ancak bilim adamları M.gui’nin havalanacak kadar hızlı koştuğunu düşünmüyor. Ayrıca nasıl bir engelli koşucu uzun etek giyip koşmaya kalkarsa tökezler, ayak tüyleri M. gui’yi de aynı şekilde tökezletmiş olabilir. Bilim adamlarına göre bu bol tüyler belki de uçan sincaplarda olduğu gibi paraşüt etkisi yaratıyordu.
Başka bilim adamları bu yeni fosilden tam olarak ne sonuçlar çıkarmaları gerektiğini bilmiyor, ancak bu hayvanların ağaçtan ağaca süzülürken uçmaya başladığı varsayımına da itiraz ediyorlar: Daha kolayı varken kanatlarınızı çırpıp niye enerji harcayacaksınız ki? Ayrıca bazı araştırmacılar M.gui’nin ayak tüylerinin süzülerek bile olsa uçmaya elverişli olmadığını öne sürüyor". (Christopher P. Sloan, "Lord of the Wings", National Geographic, May 2003)
Kısaca özetleyecek olursak, bu itirazların bilimsel gerekçeleri şu şekildedir:
a) Kuşların pelvis kemiği, M. gui’nin havada süzüldüğü varsayımını reddetmektedir.
Evrimcilerin bu canlıyı uçuşun sözde evrimiyle ilişkilendirmesinin görünürdeki nedeni ön ve arka bacaklarında sahip olduğu tüylerdir. Bazı evrimciler bunun, ağaçlarda yaşayan ve ön ve arka bacaklarını yanlara açarak ağaçtan ağaca süzülebilen bir canlı olduğunu öne sürmektedir. M. gui’nin medyada yayınlanan rekonstrüksiyon resminde arka bacakların yanlara açık olduğu ve yere yatay şekilde durduğu görülmektedir. Oysa M. gui’nin arka ayaklarının yanlara açılabileceğini düşünmenin bir temeli yoktur. Kuşlarda arka ayakların yanlara doğru 180O açılması pelvis kemiğinin anatomisi yüzünden imkansızdır. Örneğin bir marketten alınan tavuğun bacakları, yazının başındaki resimde olduğu gibi yanlara açılacak olursa kalça kemikleri derhal kırılacaktır.
b) M. gui’nin bacaklarında olduğu varsayılan tüylerin bacağa bağlı olup olmadığı tartışmalıdır. Dahası bunlar kuş uçuşunu engelleyici niteliktedir ve bu yüzden kuşların uçuşunun sözde evrimsel kökenini destekleyebilecek bir kanıt oluşturmamaktadır.
Berkeley’deki California Üniversitesi Paleontoloji Müzesi Başkanı Kevin Padian, Bioscience dergisinin Mayıs 2003 sayısında yayınlanan bir makalesinde M. gui’nin uçuşun kökenine delil oluşturduğu tezine karşı çıkmış ve M. gui’nin anatomisinin bu senaryoya oluşturduğu engelleri sıralamıştır. (Kevin Padian, "Four-Winged Dinosaurs, Bird Precursors, or Neither?", BioScience,Vol: 53 No: 5 Sf: 450 -- 452)
Birincisi, Padian M. gui’de bulunduğu iddia edilen arka bacak tüylerinin bacağa gerçekten bağlantılı olup olmadığı konusunda ikna olmadığını belirtmektedir [Çin’de ortaya çıkarılan dinozor fosillerinin sahip olduğu yapılar, evrimcilerce tüy olarak yorumlanmakta ve kuşların dinozorlardan evrimleştiği iddiasına kanıt olarak sunulmaktadır. Halbuki son bir çalışma, ölü bir canlının kas liflerinin deforme olarak fosilleşmesiyle tüye son derece benzeyen bir görünüm ortaya koyabileceğini göstermiş, böylelikle evrimcilerin "tüylü dinozor" yorumunu karanlığa sürüklemiştir. Daha fazla bilgi için bkz. " Ölü Bir Yunustan Dino Kuş Masalına Reddiye "]. İkincisi, bunlar bacağa bağlantılı olsa bile, M. gui’nin iddia edilen süzülme hareketinin kuşlardaki güçlü kanat uçuşuna evrimleşmiş olabileceğine dayanak gösterilebilecek hiçbir dayanak yoktur. Kuşlar uçuş sırasında arka ayaklarını kullanmamakta ve bunları, tekerleklerini çeken bir uçak gibi, geriye uzatıp sabit tutmaktadırlar. M. gui’nin bacak tüyleri ise bunu imkansız hale getirmektedir. Nitekim Padian, "bacak tüylerinin daha gelişmiş kuşların kullandıkları uçuşun evrimiyle gösterilebilir hiçbir bağlantısı bulunmamaktadır" yorumunu yapmaktadır.
Nature dergisinin editörü ve aynı zamanda bir paleontolog olan Henry Gee ise, "Dört kanat, süzülmek için mükemmel bir tertiptir ama kuvvetli, çırpmalı uçuş için değil" diyerek M. gui’nin süzülme hareketiyle kuş uçuşunun ilgili olduğu iddiasına katılmadığını ifade etmektedir. (Gee, H., "Fossil boosts trees-down start for flight", Nature Science Update; Perspective on Ref.1, 23 January 2003)
Sonuç:
Görüldüğü gibi, M. Gui’ye dayandırılan dört kanatlı kuş propagandasının iddiaları, bilimsel dayanaktan yoksun, hayali varsayımlardan ibarettir. Darwinistlerin kuşların evrimi iddiasını bilimsel bir gerçek olarak savunmalarının temelinde, evrime olan körükörüne bağlılıkları yatmaktadır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder