11 Aralık 2011 Pazar

İnsanın Düşünebilme Yeteneğinin Diğer Canlılarla Aynı Olduğu Aldatmacası


İnsan, kendi varlığının farkında olan, “ben varım” ve “ben neyim?” diyebilen, düşünebilen bir varlıktır...

Celal Şengör, insanın düşünebilme gücünü açıklayamadığından, bu konuda yöneltilen soruya hayvanların da yetenekleri olduğuna dair geçiştirici bir cevapla karşılık vermiştir. Karganın derin bir kap içinden yemek çıkarabilmesinin, bir maymunun düşmanlarından korunabilmek için yanında taşlar biriktirmesinin, insanın düşünme yeteneğinden farksız olduğunu iddia etmiştir. Bu elbette büyük bir aldatmacadır.



    * İnsan, kendi varlığının farkında olan, “ben varım” ve “ben neyim?” diyebilen, düşünebilen bir varlıktır. Çünkü insan ruha sahiptir. Ve aslında, bilinç ve şuur sahibi olan her insan, üstün bir ruh taşıdığının farkındadır. İnsan, eğer akledebiliyorsa, sevindiği, düşündüğü, karar verdiği, muhakeme ettiği, neşelendiği, heyecanlandığı, sevgi duyduğu, acıdığı, endişelendiği, bir elmanın tadından zevk aldığı, bir müziği dinlemekten hoşlandığı, uçaklar inşa ettiği, gökdelenler yükselttiği, laboratuvarlar kurup kendisini incelediği sürece, bunların tümünü gerçekleştirenin Allah’ın bahşettiği kendi ruhu olduğunu anlar.



    * Ruh sahibi insan, başıboş yaratılmamıştır. Bu dünyadaki varlığının bir amacı vardır. Allah'ın ruhunu taşımakta ve bu dünyada imtihan olmaktadır. Yaptığı ve düşündüğü her şeyden sorumlu tutulacaktır. Yaşamında, Darwinistlerin iddia ettikleri şekilde bir rastgelelik, şuursuz tesadüfi olaylar ve amaçsızlık yoktur. Her şey Allah'ın dilemesiyle yaratılmıştır ve bunların tümü tabi olduğu imtihanın bir parçasıdır. Ölüm ile sonlanacak bu yaşamında, geride bırakacağı sadece bedeni olacaktır. Ruhu ise, ruhun barınacağı gerçek hayat olan ahirette sonsuza kadar yaşayacaktır.



    * Hayvan ise varlığının bilincinde değildir. Şuuru kapalı olan, varlık nedenini bilmeyen, düşünemeyen bir varlıktır. Pek çok hayvan Allah’ın yarattığı çok üstün yeteneklere sahip olur. Kendi varlığının şuurunda olmayan bir hayvandaki bu yetenek, Allah’ın eşsiz sanatını görebilmek için özel olarak yaratılır. Bir karga şişenin içindeki yiyeceği çıkarmaya çalışırken, bir maymun düşmanlarından korunmak için yanında taş biriktirirken kendisini koruyabilmek ve yaşamını devam ettirebilmek için kendisine ilham edilmiş olan bir davranış biçimini kullanır. Fakat o canlı, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, ne kadar zaman geçerse geçsin, hiçbir zaman bir uçak tasarlayamayacak, bir kimya deneyi yapamayacak, bir kitap yazamayacak, kürsüye çıkıp konferans veremeyecek, kendi hücrelerini laboratuvarda mikroskop altında inceleyemeyecektir.



Adieu (Elveda) Lucy

Lucy, insanın evrimi ile ilgisi olmadığı ortaya konan Australopithecus genusuna ait bir türü temsil etmektedir...

Lucy 1974 yılında Amerikalı antropolog Donald Johanson tarafından bulunan ünlü fosilin adıdır. Birçok evrimci Lucy'nin insanla maymunsu ataları arasındaki ara geçiş formu olduğunu iddia etmiştir. Ancak ilerleyen yıllarda yapılan incelemeler Lucy'nin sadece nesli tükenmiş bir maymun türü olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Lucy, insanın evrimi ile ilgisi olmadığı ortaya konan Australopithecus genusuna ait bir türü temsil etmektedir. Bu türün (Australopithecus afarensis) şempanzelerle aynı büyüklükte bir beyni vardır, kaburgaları ve çene kemiği günümüz şempanzeleriyle aynı şekildedir, kolları ve bacakları canlının bir şempanze gibi yürüdüğünü göstermektedir. Hatta leğen kemiği de şempanzelerinki gibidir.

Daha önce de bahsedildiği gibi, evrimciler Lucy'nin dahil olduğu Australopithecus grubuna ait canlıların maymun özellikleri göstermelerine rağmen, insana benzer bir duruş ve yürüyüş şekli olduğunu öne sürmektedirler. Oysa yapılan incelemeler bunun doğru olmadığını göstermiştir. Harvard antropologlarından William Howells, Lucy'nin yürüyüş şeklinin insanlarınkine bir geçiş olmadığını yazmaktadır:

Lucy'nin yürüyüşünün tam olarak anlaşılmadığına ve Lucy'nin ihtiyaçlarını başarıyla karşılıyor olmasına rağmen, bizim yürüyüşümüze geçişe benzer bir şey olmadığına dair genel bir görüş birliği var.

Ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie de Mayıs 1999 sayısında Lucy'i kapak yapmıştır. "Adieu Lucy" (Elveda Lucy) başlığının kullanıldığı yazıda, Australopithecus türü maymunların insanın soy ağacından çıkarılması gerektiğini yazmıştır. St W573 kodlu yeni bir Australopithecus fosili bulgusuna dayanarak yazılan makalede, şu cümleler yer almaktadır:

Yeni bir teori Australopithecus cinsinin insan soyunun kökeni olmadığını söylüyor... St W573'ü incelemeye yetkili tek kadın araştırmacının vardığı sonuçlar, insanın atalarıyla ilgili güncel teorilerden farklı; hominid soy ağacını yıkıyor. Böylece bu soy ağacında yer alan insan ve doğrudan ataları sayılan primat cinsi büyük maymunlar hesaptan çıkarılıyor... Australopithecus ve Homo türleri (insanlar) aynı dalda yer almıyorlar, Homo türlerinin (insanların) doğrudan ataları, hala keşfedilmeyi bekliyor.

Amerika'nın USA Today gazetesinde Tim Friend tarafından kaleme alınan bir makalede ise insanın doğrudan atası olarak gösterilen Lucy (Australopithecus afarensis) hakkında şu yorum yapılıyor:

Lucy'nin bilimsel adı Australopithecus afarensis. Günümüzde yaşayan Bonobo şempanzelerine çok benziyor: Küçük bir beyin, öne çıkmış yüz ve iri azı dişleri. Ancak Homo'nun doğrudan atası kabul edilen Lucy'nin bu özelliği son on yılda gözden düştü. Birçok uzman insanın kökenini Lucy gibi bir ataya doğrudan bağlamanın çok basit bir yaklaşım olduğunu kabul ediyor.

Bu yazıda Smithsonian Doğa Tarihi Müzesi İnsanın Kökeni Programı Başkanı Richard Potts'un da yorumlarına yer veriliyor. Buna göre Potts ve daha birçok evrimci uzman, Lucy'nin artık insanın soy ağacından çıkarılması gerektiğini kabul ediyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder