Australopithecus'un insanın atası sayılamayacağı, evrimci kaynaklar tarafından da kabul edilir hale gelmiştir...
UBA, insanın evrimi bölümünde en çok Australopithecuslara yer vermekte, bu canlıların yarı insan yarı maymun özellikler gösteren ara geçiş formları olduğunu öne sürmektedir. Oysa, kuyruksuz maymunun latince karşılığı olan "-pithecus" eki ile isimlendirilen bu canlılar, aslında soyu tükenmiş bir maymun cinsidir ve insanın evrimi için hiçbir delil teşkil etmezler. Gerçekte Australopithecus şempanzelere çok benzer. Örneğin en ünlü Australopithecus örneği olan Lucy'nin (Australopithecus afarensis) şempanzelerle aynı büyüklükte bir beyni vardır, kaburgaları ve çene kemiği günümüz şempanzeleriyle aynı şekildedir, kolları ve bacakları canlının bir şempanze gibi yürüdüğünü göstermektedir. Hatta leğen kemiği de şempanzelerinki gibidir. (Richard Allan & Tracey Greenwood, Primates and Human Evolution in the textbook: Year 13 Biology 1999. Student Resource and Activity Manual, (Biozone International. Printed in New Zealand.) , s. 260)
Bu konudaki evrimci iddia ise, Australopithecus'ların, tam bir maymun anatomisine sahip olmalarına rağmen, diğer tüm maymunların aksine, insanlar gibi dik olarak yürüdükleri tezidir.
Söz konusu "dik yürüme" iddiası, Richard Leakey, Donald Johanson gibi evrimci paleoantropologların on yıllardır savundukları bir görüştür.
Ama pek çok bilim adamı, Australopithecus'un iskelet yapısı üzerinde sayısız araştırma yapmış ve bu iddianın geçersizliğini ortaya koymuştur. İngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomist, Lord Solly Zuckerman ve Prof. Charles Oxnard'ın, Australopithecus örnekleri üzerinde yaptıkları çok geniş kapsamlı çalışmalar bu canlıların iki ayaklı olmadıklarını, günümüz maymunlarınınkiyle aynı hareket şekline sahip olduklarını göstermiştir. İngiliz hükümetinin desteğiyle, beş uzmandan oluşan bir ekiple bu canlıların kemiklerini on beş yıl boyunca inceleyen Lord Zuckerman, kendisi de evrim teorisini benimsemesine rağmen, Australopithecusların sadece sıradan bir maymun türü oldukları ve kesinlikle dik yürümedikleri sonucuna varmıştır. (Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, New York: Toplinger Publications, 1970, ss. 75-94) Bu konudaki araştırmalarıyla ünlü diğer evrimci anatomist Charles E. Oxnard da Australopithecus'un iskelet yapılarını günümüz orangutanlarınınkine benzetmektedir. (Charles E. Oxnard, "The Place of Australopithecines in Human Evolution: Grounds for Doubt", Nature, Cilt 258, s. 389)
Evrimcilerin iki ayaklılık konusunda özellikle dikkat ettikleri nokta, "taşıyıcı açı" olarak adlandırılan, kalça ve kaval kemiklerinin dizdeki karşılaşma açısıdır. İnsanlar yürürken ağırlıklarını ayakları üzerinde taşıyabilirler, çünkü kalça kemikleri, kaval kemiğiyle yaklaşık 9 derecelik bir taşıyıcı açı ile dizde birbirine yaklaşır. Şempanze ve gorillerin ise, bunun aksine neredeyse 0 derecelik bir taşıyıcı açıya sahip geniş alana yayılmış bacakları vardır. Bu hayvanlar, ancak bedenlerini bir taraftan diğerine doğru, bildik "maymun yürüyüşü"yle salınarak yürüdüklerinde ağırlıklarını ayakları üzerinde tutmayı başarırlar. Evrimciler, yüksek taşıyıcı açıya sahip (insan benzeri) fosil maymunların iki ayaklı olduklarını ve böylelikle insanlara doğru evrimleştiklerini varsayarlar. Güney Afrikalı Australopithecus türleri (Lucy gibi) büyük ölçüde 15 derecelik taşıyıcı açıya sahip olmaları nedeniyle insanın atası olarak değerlendirilirler. Ancak birçok evrimci artık bu taşıyıcı açının aslında Australopithecus türünün usta ağaç tırmanıcıları olduğunu gösterdiğini kabul etmektedir. Nitekim yaşayan primatlar arasında en yüksek taşıyıcı açı, her ikisi de fevkalade usta ağaç tırmanıcıları olan orangutan ve örümcek maymununda bulunur. Diğer bir deyişle, evrimcilerin iki ayaklılığa delil olarak sundukları anatomik özelliğe, ağaçlarda yaşayan günümüz maymunları sahiptir; ancak hiç kimse bu hayvanların insanın ataları olduğunu öne sürmemektedir.
Lucy'nin diz ekleminin durumundan ayrı olarak, kanıtlar, bu canlının, yaşayan maymunların ayırdedici bir özelliği olan boğum yürüyüşlü (knuckle-walker: ayak eklemleriyle yürüyen dört ayaklı hayvan) morfolojisine sahip olduğunu da göstermektedir. Richmond ve Strait yaşayan boğum yürüyüşlü (knuckle walker) maymunlar, şempanzeler ve gorillerin dört iskelet özelliğini tanımlamışlardır. Lucy ve insanımsı olduğu iddia edilen başka fosiller üzerinde de incelemeler yapan iki araştırmacı, Lucy'nin boğum yürüyüşlü maymunların sahip oldukları iskelet yapısına sahip olduğunu belirtmişlerdir. (E. Stokstad, "Hominid ancestors may have knuckle walked", Science 287(5461):2131, 2000.)
Görüldüğü gibi, Australopithecus üzerinde yapılan detaylı incelemeler, bu canlıların dik duran ve iki ayak üzerinde yürüyen canlılar olmadıklarını, aksine günümüz şempanze ve gorillerinde de görülen diz yapılarına ve yürüyüş şekline sahip olduklarını göstermektedir.
Şunu da belirtmek gerekir ki, Australopithecus iki ayaklı olsa bile, bu insanın atası olduğunu kanıtlamak için yeterli değildir. Bernard Wood, iki ayaklılığın insan ile maymunları birbirinden ayıran bir özellik gibi kabul edilmemesi gerektiğini belirtmekte ve şöyle bir örnek vermektedir: "kuşların kanatları vardır ancak kanadı olan her canlı bir kuş değildir." (Time, Lemonick ve Dorfman, s. 61)
Australopithecus'un insanın atası sayılamayacağı, evrimci kaynaklar tarafından da kabul edilir hale gelmiştir. Ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie, Mayıs 1999 sayısında bu konuyu kapak yapmıştır. Australopithecus afarensis türünün en önemli fosil örneği sayılan Lucy'i konu alan dergi, "Adieu Lucy" (Elveda Lucy) başlığını kullanarak Australopithecus türü maymunların insanın soy ağacından çıkarılması gerektiğini yazmıştır. St W573 kodlu yeni bir Australopithecus fosili bulgusuna dayanarak yazılan makalede, şu cümleler yer almaktadır:
Yeni bir teori Australopithecus cinsinin insan soyunun kökeni olmadığını söylüyor... St W573'ü incelemeye yetkili tek kadın araştırmacının vardığı sonuçlar, insanın atalarıyla ilgili güncel teorilerden farklı; hominid soy ağacını yıkıyor. Böylece bu soy ağacında yer alan insan ve doğrudan ataları sayılan primat cinsi büyük maymunlar hesaptan çıkarılıyor... Australopithecuslar ve Homo türleri (insanlar) aynı dalda yer almıyorlar, Homo türlerinin (insanların) doğrudan ataları, hala keşfedilmeyi bekliyor. (Isabelle Bourdial, "Adieu Lucy", Science et Vie, Mayıs 1999, no. 980, s. 52-62)
Bu konudaki evrimci iddia ise, Australopithecus'ların, tam bir maymun anatomisine sahip olmalarına rağmen, diğer tüm maymunların aksine, insanlar gibi dik olarak yürüdükleri tezidir.
Söz konusu "dik yürüme" iddiası, Richard Leakey, Donald Johanson gibi evrimci paleoantropologların on yıllardır savundukları bir görüştür.
Ama pek çok bilim adamı, Australopithecus'un iskelet yapısı üzerinde sayısız araştırma yapmış ve bu iddianın geçersizliğini ortaya koymuştur. İngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomist, Lord Solly Zuckerman ve Prof. Charles Oxnard'ın, Australopithecus örnekleri üzerinde yaptıkları çok geniş kapsamlı çalışmalar bu canlıların iki ayaklı olmadıklarını, günümüz maymunlarınınkiyle aynı hareket şekline sahip olduklarını göstermiştir. İngiliz hükümetinin desteğiyle, beş uzmandan oluşan bir ekiple bu canlıların kemiklerini on beş yıl boyunca inceleyen Lord Zuckerman, kendisi de evrim teorisini benimsemesine rağmen, Australopithecusların sadece sıradan bir maymun türü oldukları ve kesinlikle dik yürümedikleri sonucuna varmıştır. (Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, New York: Toplinger Publications, 1970, ss. 75-94) Bu konudaki araştırmalarıyla ünlü diğer evrimci anatomist Charles E. Oxnard da Australopithecus'un iskelet yapılarını günümüz orangutanlarınınkine benzetmektedir. (Charles E. Oxnard, "The Place of Australopithecines in Human Evolution: Grounds for Doubt", Nature, Cilt 258, s. 389)
Evrimcilerin iki ayaklılık konusunda özellikle dikkat ettikleri nokta, "taşıyıcı açı" olarak adlandırılan, kalça ve kaval kemiklerinin dizdeki karşılaşma açısıdır. İnsanlar yürürken ağırlıklarını ayakları üzerinde taşıyabilirler, çünkü kalça kemikleri, kaval kemiğiyle yaklaşık 9 derecelik bir taşıyıcı açı ile dizde birbirine yaklaşır. Şempanze ve gorillerin ise, bunun aksine neredeyse 0 derecelik bir taşıyıcı açıya sahip geniş alana yayılmış bacakları vardır. Bu hayvanlar, ancak bedenlerini bir taraftan diğerine doğru, bildik "maymun yürüyüşü"yle salınarak yürüdüklerinde ağırlıklarını ayakları üzerinde tutmayı başarırlar. Evrimciler, yüksek taşıyıcı açıya sahip (insan benzeri) fosil maymunların iki ayaklı olduklarını ve böylelikle insanlara doğru evrimleştiklerini varsayarlar. Güney Afrikalı Australopithecus türleri (Lucy gibi) büyük ölçüde 15 derecelik taşıyıcı açıya sahip olmaları nedeniyle insanın atası olarak değerlendirilirler. Ancak birçok evrimci artık bu taşıyıcı açının aslında Australopithecus türünün usta ağaç tırmanıcıları olduğunu gösterdiğini kabul etmektedir. Nitekim yaşayan primatlar arasında en yüksek taşıyıcı açı, her ikisi de fevkalade usta ağaç tırmanıcıları olan orangutan ve örümcek maymununda bulunur. Diğer bir deyişle, evrimcilerin iki ayaklılığa delil olarak sundukları anatomik özelliğe, ağaçlarda yaşayan günümüz maymunları sahiptir; ancak hiç kimse bu hayvanların insanın ataları olduğunu öne sürmemektedir.
Lucy'nin diz ekleminin durumundan ayrı olarak, kanıtlar, bu canlının, yaşayan maymunların ayırdedici bir özelliği olan boğum yürüyüşlü (knuckle-walker: ayak eklemleriyle yürüyen dört ayaklı hayvan) morfolojisine sahip olduğunu da göstermektedir. Richmond ve Strait yaşayan boğum yürüyüşlü (knuckle walker) maymunlar, şempanzeler ve gorillerin dört iskelet özelliğini tanımlamışlardır. Lucy ve insanımsı olduğu iddia edilen başka fosiller üzerinde de incelemeler yapan iki araştırmacı, Lucy'nin boğum yürüyüşlü maymunların sahip oldukları iskelet yapısına sahip olduğunu belirtmişlerdir. (E. Stokstad, "Hominid ancestors may have knuckle walked", Science 287(5461):2131, 2000.)
Görüldüğü gibi, Australopithecus üzerinde yapılan detaylı incelemeler, bu canlıların dik duran ve iki ayak üzerinde yürüyen canlılar olmadıklarını, aksine günümüz şempanze ve gorillerinde de görülen diz yapılarına ve yürüyüş şekline sahip olduklarını göstermektedir.
Şunu da belirtmek gerekir ki, Australopithecus iki ayaklı olsa bile, bu insanın atası olduğunu kanıtlamak için yeterli değildir. Bernard Wood, iki ayaklılığın insan ile maymunları birbirinden ayıran bir özellik gibi kabul edilmemesi gerektiğini belirtmekte ve şöyle bir örnek vermektedir: "kuşların kanatları vardır ancak kanadı olan her canlı bir kuş değildir." (Time, Lemonick ve Dorfman, s. 61)
Australopithecus'un insanın atası sayılamayacağı, evrimci kaynaklar tarafından da kabul edilir hale gelmiştir. Ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vie, Mayıs 1999 sayısında bu konuyu kapak yapmıştır. Australopithecus afarensis türünün en önemli fosil örneği sayılan Lucy'i konu alan dergi, "Adieu Lucy" (Elveda Lucy) başlığını kullanarak Australopithecus türü maymunların insanın soy ağacından çıkarılması gerektiğini yazmıştır. St W573 kodlu yeni bir Australopithecus fosili bulgusuna dayanarak yazılan makalede, şu cümleler yer almaktadır:
Yeni bir teori Australopithecus cinsinin insan soyunun kökeni olmadığını söylüyor... St W573'ü incelemeye yetkili tek kadın araştırmacının vardığı sonuçlar, insanın atalarıyla ilgili güncel teorilerden farklı; hominid soy ağacını yıkıyor. Böylece bu soy ağacında yer alan insan ve doğrudan ataları sayılan primat cinsi büyük maymunlar hesaptan çıkarılıyor... Australopithecuslar ve Homo türleri (insanlar) aynı dalda yer almıyorlar, Homo türlerinin (insanların) doğrudan ataları, hala keşfedilmeyi bekliyor. (Isabelle Bourdial, "Adieu Lucy", Science et Vie, Mayıs 1999, no. 980, s. 52-62)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder