13 Aralık 2011 Salı

Darwin'in İspinozları Aldatmacası


Darwin, Beagle adlı gemi ile yaptığı gezisinde, Galapagos Adalarındaki farklı ispinoz türlerini incelemiş, bu ispinozlar arasındaki gaga büyüklüğü ve beslenme alışkanlıkları farklılıklarını, evrime dayandırmıştır...

Bilim ve Yaratılışçılık kitabında, 'türleşmenin özellikle güçlü bir örneği, Galapagos adalarında Darwin tarafından incelenmiş olan 13 ispinoz türünü kapsar' denmektedir (Bilim ve Yaratılışçılık, s. 10). Oysa Darwin'in ispinozları türleşmenin değil, çeşitlenmenin (varyasyonun) örneğidir.

Darwin, Beagle adlı gemi ile yaptığı gezisinde, Galapagos Adalarındaki farklı ispinoz türlerini incelemiş, bu ispinozlar arasındaki gaga büyüklüğü ve beslenme alışkanlıkları farklılıklarını, evrime dayandırmıştır. Galapagos Adalarında 13 ispinoz kuşu türü, Galapagos'un yaklaşık 600 kilometre kuzeydoğusundaki Cocos Adası'nda da 1 ispinoz türü yaşamaktadır. Bu kuşlar her ne kadar 14 ayrı tür olarak sınıflandırılsalar da birbirlerine çok benzerler; benzer vücut şekline, renklere ve alışkanlıklara sahiptirler. Bilim ve Yaratılışçılık kitabında, bu kuşların Güney Amerika'dan gelen bir türden evrimleştiği öne sürülmektedir. Darwin'den bu yana evrimciler, bu kuşları doğal seleksiyon yoluyla evrimleşmenin bir örneği olarak tanıtır ve evrimin en bilinen delili gibi sunarlar. Bu bölümde, ispinoz kuşlarının farklı türlerinin evrime hiçbir delil oluşturmadığı, evrimcilerin bulguları yanlış yorumlayarak bu kuşları evrimin delili gibi göstermeye çalıştıkları açıklanacaktır.

Neden İspinoz Kuşları?

Darwin Türlerin Kökeni adlı kitabında, doğal seleksiyon yoluyla yeni türlerin ortaya çıkışının çok ağır işleyen bir süreç olduğunu; dolayısıyla bunun gözlemlenemeyeceğini ancak çıkarım yapılarak anlaşılabileceğini yazmıştı.
Bu durum ise gelişen bilim standartlarınca kabul edilebilir bir şey değildi. Neo-Darwinistler evrim teorisinin bilimsel olduğu iddialarını sürdürebilmek için yeni 'delil' arayışları içine girdiler. İşte bu noktada Galapagos ispinozları hikayesi onlara kurtarıcı gibi göründü.

Böylece bu kuşlar kapsamlı araştırmaların odak noktası oldular. Çeşitli evrimciler gözlemlerine dayanarak açıklamalar yaptılar. Kuşbilimci David Lack, Nisan 1953 tarihli Scientific American dergisindeki makalesinde, Galapagos'taki kuşların evriminin yakın geçmişte gerçekleştiğini, hatta türler arasındaki ayrışmanın kanıtının hala görülebildiğini, iddia etti. (David Lack, 'Darwin's Finches', Scientific American, Nisan 1953)  Bir başka evrimci, Peter Grant ise, Galapagos ispinozlarının evriminin halen devam ettiğini öne sürdü. (Peter R. Grant, 'Natural Selection and Darwin's Finches', Scientific American, Ekim 1991, s. 82-87)

Söz konusu ispinozlar hakkındaki makale ve yazıların çoğunda Peter Grant ve eşi Rosemary Grant isimlerine rastlamak mümkündür. Nitekim Bilim ve Yaratılışçılık kitabında da ispinozlar hakkındaki iddialar Peter ve Rosemary Grant'in çalışmalarına dayandırılmaktadır. Bu iki araştırmacı 'evrimin ispinozlar üzerindeki etkilerini' görmek amacıyla ilk defa 1973 yılında Galapagos Adalarına gitmiş ve yıllar boyunca çok detaylı gözlem ve araştırmalar yapmışlardır. Bu nedenle 'Darwin ispinozları uzmanları' olarak anılırlar. (Jonathan Weiner, The Beak of the Finch, Vintage Books, New York, 1994, s. 19)

Peter ve Rosemary Grant'in Yanılgıları


Princeton Üniversitesi Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Bölümünden Peter Grant ve eşi, Galapagos'ta yıllarca 'orta yer ispinozu' olarak adlandırılan türün bireylerini incelediler ve farklı nesillerden yaklaşık yirmi bin ispinozu düzenli olarak takip ettiler. Bunlara ek olarak adaya düşen yağış miktarını sürekli olarak ölçen Peter-Rosemary Grant ve ekibi, farklı iklimlerin kuşlar üzerindeki etkilerini de incelediler.

Bu noktada Galapagos'taki iklim şartlarından kısaca bahsetmek gerekir. Bu adalarda genellikle Ocak'tan Mayıs'a kadar sıcak ve yağmurlu bir mevsim yaşanır; diğer aylarda ise daha serin ve daha kuru bir mevsim hüküm sürer. Bununla birlikte sıcak ve yağmur mevsiminin başlangıcı ile, toplam yağış miktarı seneden seneye büyük farklılıklar gösterebilir. Ayrıca bölgede 2 ile 11 yıl arasında düzensiz aralıklarda, değişik şiddetlerde meydana gelen ve 'El Nino' olarak adlandırılan atmosferik olay da iklim dengelerini değiştirir. El Niño döneminde Galapagos'a aşırı derecede yağmur yağar; bunu takip eden seneler ise çoğunlukla yağışsız ve kurak geçer.

Yağış miktarı, tohumlarla beslenen yer ispinozları açısından hayati bir önem taşır. Bol yağış alan senelerde, yer ispinozları gelişmek ve üremek için gereksinim duydukları tohumları rahatlıkla temin edebilirler. Ancak kurak yıllarda adadaki bitkilerin ürettiği tohum miktarı sınırlı ve yetersiz kalabilir; bunun sonucunda da bazı ispinozlar besin bulamayarak ölürler.

Grant ve çalışma arkadaşları Galapagos'taki Daphne Major Adasının 1976'da normal, 1977'de ise bunun sadece beşte biri oranında yağış aldığını ölçtüler. 1976'nın ortasından Ocak 1978'de yağışlar tekrar başlayana kadar geçen 18 aylık kurak dönemde, adadaki tohumların büyük ölçüde azaldığını ve pek çok yer ispinozunun ortadan kaybolduğunu fark ettiler. Öyle ki yer ispinozu popülasyonu bir önceki senenin %15'i oranına düşmüştü. Yok olan kuşların büyük bölümünün öldüğünü, az bir kısmının ise göç ettiğini varsaydılar.

Grant ve ekibi ayrıca kuraklığın ardından hayatta kalan ispinozların normalden biraz daha büyük vücutlara ve biraz daha geniş gagalara sahip olduklarını kaydettiler. Adadaki yer ispinozlarının 1977'deki ortalama gaga derinliği, yani gaganın gövdeye birleştiği noktada, gaganın en altı ile en üstü arasındaki mesafe, 1976'daki ortalamaya göre yaklaşık yarım milimetre, yani %5 daha büyüktü. Adı geçen araştırmacılar buradan hareketle, doğal seleksiyonun yalnızca küçük tohumlarla beslenen ispinozları ayıkladığını; büyük ve sert tohumların kabuklarını kırarak açabilen büyük gagalı ispinozların ise hayatta kaldığını öne sürdüler.

Peter Grant, Ekim 1991 tarihli Scientific American dergisindeki makalesinde, söz konusu araştırmanın evrimin doğrudan doğruya bir kanıtı olduğunu ilan etti. Grant'a göre, orta yer ispinozunu büyük yer ispinozuna dönüştürmek için 20 seleksiyon vakası yeterliydi; kuraklığın on yılda bir gerçekleştiği varsayılırsa da, bu dönüşüm 200 yıl gibi çok kısa bir sürede meydana gelebilirdi. Tahminine hata payını da ekleyerek bunun 2000 yıl da sürebileceğini, ancak kuşların adalarda olduğu süre göz önüne alınırsa bu rakamın bile çok kısa olduğunu savundu. Doğal seleksiyonun orta yer ispinozunu kaktüs yer ispinozuna dönüştürmek için ise, daha uzun zamana ihtiyaç duyacağını öne sürdü. (Peter R. Grant, 'Natural Selection and Darwin's Finches', Scientific American, Ekim 1991, s. 82-87)  Grant sonraki makalelerinde de iddialarını yineledi; ispinozların, Darwinizm'i doğruladığına ve doğal seleksiyonun canlıları evrimleştirdiğinin bir kanıtı olduğuna dair iddialarını ısrarla sürdürdü. (Peter R. Grant, B. Rosemary Grant, 'Speciation and Hybridization in Island Birds', Philosophical Transactions of the Royal Society of London B 351, 1996, s. 765-772; Peter R. Grant, B. Rosemary Grant, 'Speciation and Hybridization of Birds on Islands', s. 142-162 in Peter R. Grant (editor), Evolution on Islands, Oxford University Press, Oxford, 1998.)

Bu açıklamalar, evrimci çevrelerde bir kurtuluş olarak görüldü; deney ve gözlemler karşısında daima başarısızlığa uğrayan doğal seleksiyonla evrimleşme teorisinin delili olarak sunuldu. Grant'lerin araştırmaları, Jonathan Weiner'in İspinozun Gagası adlı Pulitzer ödülü alan kitabının teması oldu. Bu kitap ile birlikte Peter ve Rosemary Grant, Darwinizm'in birer kahramanı haline geldiler.

Profesör Grant ve ekibinin Galapagos Adalarındaki çalışmalarına büyük emek verdikleri bir gerçektir. Ne var ki saha çalışmalarındaki özen ve titizliği, sonuçları değerlendirme aşamasında göstermemişlerdir. Bulguları bilime göre değil de, evrimci ön kabullere göre yorumlamaya kalkıştıkları için büyük hataya düşmüşlerdir.

Şimdi Profesör Grant ve Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi başta olmak üzere evrimcilerin konuya ilişkin yanılgılarını ele alalım.

İspinozların Gagalarındaki Değişimi Yanlış Yorumlama Yanılgısı

Daha önce de belirttiğimiz gibi, El Nino özellikle Kuzey ve Güney Amerika'nın batı bölgelerinde her birkaç yılda bir etkili olur ve bu dönemlerde Galapagos Adalarına bol miktarda yağış düşer. Bu durum adalardaki bitkilerin gelişimine ve bol tohum meydana getirmesine yol açar. Böylece yer ispinozları ihtiyaç duydukları tohumları kolaylıkla temin ederler. İspinozlar böyle yağışlı dönemlerde sayıca çoğalırlar.

Grant ve çalışma arkadaşları 1982-1983'te buna benzer bir duruma şahit olmuşlardır. Yağışlarla birlikte tohumlar bollaşmış ve yer ispinozlarının gaga büyüklüğü ortalaması 1977 kuraklığı öncesindeki değere geri dönmüştür. Bu durum, gaga büyüklüğünün düzenli bir artış göstereceği beklentisi içinde olan evrimci araştırmacıları şaşırtmıştır.

Galapagos ispinozlarının gaga büyüklüğü ortalamasındaki değişim şundan ibarettir: Tohumların az olduğu kuraklık yıllarında, normalden biraz daha büyük gaga ölçüsüne sahip kuşlar, daha güçlü gagalarıyla kalan sert ve büyük tohumları açabilmektedir. İspinoz popülasyonu içindeki küçük gagalı ve güçsüz bireyler, çevre şartlarına uyum sağlayamadığı için ölmekte; böylelikle gaga büyüklüğü ortalaması artmaktadır. Küçük ve yumuşak tohumların bol olduğu yağışlı dönemlerde ise bu durum tersine dönmektedir; bu kez daha küçük gagalara sahip olan yer ispinozları ortama daha iyi uyum sağlamakta ve sayıca çoğalmaktadır; böylece gaga büyüklüğü ortalaması normale geri dönmektedir. Nitekim Peter Grant ve öğrencisi Lisle Gibbs, Nature dergisinde 1987 yılında yayımlanan makalelerinde bu durumu kabul etmişlerdir. (Lisle Gibbs, Peter Grant, 'Oscillating Selection on Darwin's Finches', Nature, vol. 327, 1987, s. 511-513)

Kısacası, bulgular evrimsel değişim diye bir şeyin olmadığını açıkça göstermektedir. Gaga büyüklüğü ortalaması mevsimlere göre sabit bir değerin etrafında bazen biraz artmakta, bazen de biraz azalmakta, diğer bir deyişle dalgalanmaktadır. Sonuç olarak ortada net bir değişim söz konusu değildir.

Bu gerçeği fark eden Peter Grant, 'doğal seleksiyona maruz kalan popülasyonun (duvar saati sarkacı gibi) ileri ve geri salınım yaptığını' ifade etmiştir. (Peter R. Grant, 'Natural Selection and Darwin's Finches', Scientific American, Ekim 1991, s. 82-87)  Bazı evrimci araştırmacılar da doğal seleksiyonun birbirine zıt iki yönde de hareket ettiğini dile getirmektedirler. (Jonathan Weiner, The Beak of the Finch, Vintage Books, New York, 1994, s. 104-105)

South Carolina Üniversitesinden Astronomi ve Fizik Profesörü Danny Faulkner, ispinoz gagalarındaki bu dalgalanmanın evrimin bir delili olamayacağını şöyle ifade eder:

Eğer bir yönde mikro evrim varsaymışsanız ve daha sonra durum tam tamına başladığı eski haline geri dönerse, bu evrim değildir, olamaz. (Gailon Totheroh, 'Evolution Outdated', 2001, http://?.discovery.org/viewDB/index.php3?prog ram=CRSCstories&command=view&id=59)

İşte Galapagos ispinozları gaga ortalamasının besin kaynaklarına göre azalması veya artmasının, bundan hiçbir farkı yoktur. Evrimci araştırmacıların ispinoz gagalarındaki dalgalanmadan yola çıkarak evrim teorisine bir kanıt bulduklarını sanmaları tamamen ideolojiktir.

Grant ve ekibi'nin 1970'li yıllardan 1990'lara kadar binlerce orta yer ispinozunu (Geospiza fortis) incelemesi sonucunda, gaga büyüklüğünde net bir artış veya azalış eğilimi yoktur. Dahası, hiçbir yeni tür veya özellik oluşmamış, belirli bir yönde net bir değişim olmamıştır. İşte gözlemlenen bundan ibarettir. Objektif bir bilim adamına düşen görev, spekülasyon veya çarpıtma yapmadan bu gerçeği aktarmaktır. Bir olguyu sadece evrime delil üretmek uğruna abartmak veya gerçek anlamından saptırmak kabul edilemez. Ne var ki Profesör Grant bulgularıyla taban tabana zıt bir yorum yapmış; gözlemlemediği bir olguyu, bir ispinoz türünün 200 ile 2000 sene gibi kısa bir sürede başka bir türe dönüşebileceğini iddia etmiş ve böylelikle çalışmasına büyük bir gölge düşürmüştür. Biyolog Dr. Jonathan Wells'in ifadesiyle bu, 'delili abartmaktır'. (Jonathan Wells, Icons of Evolution, Regnery Publishing Inc., 2000, s. 173-174.)

Wells, Darwinistlerin böyle yöntemlere sık sık başvurduğunu belirtir ve Bilim ve Yaratılışçılık kitabındaki ifadeleri buna örnek vererek şu yorumu yapar:

Ulusal Akademi tarafından yayımlanan bir 1999 kitapçığı Darwin ispinozlarını, türlerin kökeninin 'özellikle ikna edici bir örneği' olarak tanımlar. Kitapçık Grant'ler ve çalışma arkadaşlarının şunu gösterdiğini açıklayarak devam eder: 'Adalardaki tek bir yıl kuraklık ispinozlarda evrimsel değişimleri harekete geçirebilir. Eğer kuraklıklar adalarda her on yılda bir meydana gelirse, yeni bir ispinoz türü yaklaşık 200 yılda ortaya çıkabilir.' İşte bu kadar. Kuraklıktan sonra seleksiyonun tersine döndüğünden, uzun dönemde hiçbir evrimsel değişim meydana getirmediğinden bahsederek okuyucunun kafasını karıştırmaktan ziyade, kitapçık bu gerçeği açıkça atlıyor. 1998'de bir hisse senedinin değerinin %5 arttığı için hisse senedinin yirmi yılda iki katına çıkabileceğini iddia eden, ancak 1999'da %5 değer kaybettiğinden bahsetmeyen bir borsacı gibi, kitapçık kanıtın çok önemli bir bölümünü gizleyerek halkı aldatmaktadır. (Jonathan Wells, Icons of Evolution, Regnery Publishing Inc., 2000, s. 174-175; Bkz. National Academy of Sciences, Science and Creationism: A View from the National Academy of Sciences, Second Edition, Washington DC, 1999)

Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi gibi bilimsellik konusunda güvenilir olduğunu iddia eden bir kurumun, ispinozlardan doğal seleksiyon ve evrime delil çıkarma girişiminde kullandığı aldatmaca hayret vericidir. California Üniversitesi Berkeley'den Profesör Phillip Johnson, konuyla ilgili olarak Wall Street Journal'daki makalesinde şunu dile getirmiştir:

Önde gelen bilim adamlarımız bir borsacıyı hapishaneye düşürecek tarzdaki bir tahrife başvurmak zorunda kaldıklarında, onların zor durumda olduğunu anlarsınız. (Phillip E. Johnson, 'The Church of Darwin', The Wall Street Journal, 16 Ağustos 1999 )

Özetle 'doğal seleksiyonla evrimin en etkileyici örneklerinden biri' olduğu iddia edilen Galapagos ispinozları hikayesi, açık bir aldatmacadır. Aynı zamanda evrimcilerin her türlü bilim dışı yönteme başvurduklarını gösteren yüzlerce örnekten biridir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder