13 Aralık 2011 Salı

Evrimcilerin Homoloji Yanılgısı

Homoloji konusundaki evrimci tezin ciddi sayılabilmesi için, benzer yapıların embriyolojik gelişim süreçlerinin, yani yumurtadaki ya da anne karnındaki gelişim aşamalarının da paralel olmaları gerekir...
Darwin, Türlerin Kökeni adlı kitabının 'Mutual Affinities of Organic Beings: Morphology, Embryology, Rudimentary Organs' (Canlılar Arasındaki Karşılıklı Yakınlık: Morfoloji, Embriyoloji, Temel Organlar) başlıklı bölümünde, türlerin sahip oldukları benzer yapılardan söz etmiş ve bunun ancak ortak bir atadan türeyiş teorisi ile açıklanabileceğini öne sürmüştür.

Her ne kadar Darwin ve ardından gelen evrimciler, canlılar arasındaki benzer yapıların tek açıklamasının ortak bir atadan türeyiş olduğunu öne sürseler de, Darwin'den önceki bilim adamlarının çoğu, bu benzer yapıların ortak bir tasarımın eseri olduğu görüşünde birleşiyorlardı.

Günümüze kadar Darwinistler, hem homolojinin nedenini ortak atadan türeyiş olarak gördüler, hem de homolojiyi ortak atadan türeyiş teorisinin en güçlü kanıtı olarak tanıttılar. Ancak, özellikle son 50 yıldır anatomi, biyokimya, mikrobiyoloji gibi bilim dallarındaki gelişmeler, homolojinin evrim teorisi için delil olamayacağını ve homolojinin doğru açıklamasının ortak bir atadan türeyiş olmadığını gösterdi. Tanınmış bilim yazarı Richard Milton, Shattering the Myths of Darwinism adlı kitabında, homolojinin evrimciler için en önemli delillerden biri olduğunu, ancak 20. yüzyıl boyunca gerçekleşen bilimsel gelişmelerle homolojinin Darwinizm için en önemli çıkmazlardan biri haline geldiğini söyler:

Sonuçta, homoloji Darwinist teorinin karşısına en büyük ve aşılması en zor engel olarak çıktı.

Son yüzyıl içinde, embriyoloji, mikrobiyoloji, moleküler biyoloji ve genetik alanlarında biyoloji bir dizi yenilik yaşadı.
Bu yenilikler sonucunda laboratuvarlarda bitki siteden ilerin ve hayvanların nasıl inşa edildikleri en ince ayrıntısına kadar incelendi. Eğer Darwinistlerin homoloji yorumları doğru olsaydı, o zaman makroskobik seviyede görülen benzerliklerin aynılarının, mikroskobik seviyede de bulunması gerekirdi. Ancak, bu benzerlikler mikroskobik seviyede bulunamamıştır. (Richard Milton, Shattering The Myths of Darwinism, Park Street Press, 1997, s. 179.)

Homoloji evrim teorisi için önemli bir sorundur. Bu sorunlar özetle şöyledir:

1. Evrimciler, homolojiyi hem ortak bir atadan türeyişin delili olarak gösterirler, hem de homolojiyi ortak bir atadan türeyiş olarak tanımlarlar. Bu bir totoloji yani bir kısır döngü mantığıdır ve bilimsel olarak hiçbir şeyi ispatlamaz.

2. Evrimcilerin dahi aralarında evrimsel akrabalık kuramadığı canlılar arasında da ortak yapılar bulunabilmektedir. Demek ki, ortak yapıların nedeni ortak bir ata değildir.

3. Birçok canlıda bulunan benzer yapılar, UBA'nın iddiasının aksine, benzer genler tarafından oluşturulmamaktadır. Bu da ortak bir evrimsel kökenden gelmediklerini gösterir.

4. Homolog organlara sahip canlılarda, bu organların embriyolojik gelişim safhaları birbirinden çok farklıdır. Bu ise yine ortak bir atadan gelmediklerini gösterir.

Homolojiyi Evrimin Delili Saymak Kısır Döngü Bir Mantıktır

UBA, Darwin ile aynı hataya düşmekte ve canlılar arasındaki ortak yapıların en iyi açıklamasının ortak bir atadan türeyiş olduğunu öne sürmektedir. UBA, bu varsayımda bulunurken, ortak atadan türeyişi kesin bir gerçek olarak, ön bir kabul ile kabul etmekte, sonra ortak yapıların tek açıklamasının ortak atadan türeyiş olduğunu söylemektedir.

Darwinistlerin homolog organlar konusunda sergiledikleri bir başka yanılgı ise, kurdukları kısır döngü mantıkta gizlidir. Darwin'e ve Darwin'in sadık taraftarı UBA'ya göre ortak yapılar evrim teorisinin hem sonucu hem de delilidir. Bu bozuk mantık özetle şöyledir: Ortak atadan türeyiş teorisi, ortak ata teorisini kanıtlayan homolojiyi kanıtlar.

Bu, önce "dünyadaki kırmızı renkli ve üstü açık arabalar aynı fabrikadan çıkmış olmalıdır" diye bir tanımlama yapmak, sonra da her kırmızı renkli üstü açık arabayı "bakın, işte birbirlerine benziyorlar, demek ki aynı fabrikadan çıkmışlar" diye yorumlamak gibidir. Gerçekte ortada herhangi bir şeyin kanıtı yoktur; sadece kanıtsız bir varsayım ve bu varsayıma göre yorumlanmak istenen nesneler vardır.

Evrim teorisinin birçok iddiasında görülen bu kısır döngü mantık, doğal seleksiyon konusunda da görüldüğü gibi birçok biyolog ve felsefeci tarafından eleştirilmektedir. Bunlardan biri olan New Jersey Ramapo College'de felsefe profesörü Ronald Brady, 1985'te bu konu hakkında şöyle yazmıştır:

Açıklanması gereken konumun tanımı içerisinde açıklamamızı yaparak, bilimsel bir hipotezi değil bir inancı ifade ediyoruz. Açıklamamızın doğru olduğu konusunda öylesine ikna olmuş durumdayız ki, açıklamaya çalıştığımız durumdan onu ayırt etmek için hiçbir gereksinim duymuyoruz. Bu tip dogmatik uğraşlar, sonunda bilimin alanını terk etmelidirler. (Ronald H. Brady, 'On the Independence of Systematics', Cladistics 1 (1985), s. 113-126)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder