13 Aralık 2011 Salı

Platypus'un Genom Analizi ve Hürriyet'in Evrimci Çarpıtmaları

Platypus, memelilerin evrimi senaryosu için hiçbir bilimsel kanıt sağlamamakta, tam tersine evrim teorisi için büyük bir açmaz olusturmaktadır...
Hürriyet gazetesinin 10 Mayıs 2008 tarihli sayısında, "Yeryüzünün En Tuhaf Hayvanı" isimli bir haber yayınlandı. Haberde; memeli, kuş ve sürüngenlerin bazı özelliklerini mozaik olarak bünyesinde bulunduran 'platypus' canlısının DNA diziliminin bilimadamlarınca deşifre edildiği bildiriliyor.

"platypus'un gen analizinin, aralarında insanların da bulundugu memelilerin milyonlarca yıl önce nasıl hayali bir sekilde evrim geçirdiğinin açıklanmasına yardımcı olmasının umulduğu" ifade ediliyordu.

Ancak sözkonusu canlının genomundan yola çıkılarak memelilerin sözde evrimine dair ortaya konan bu iddianin herhangi objektif dayanağı bulunmamaktadır. Canlıların kökenini en baştan dogmatik olarak evrim seklinde kabul eden bilimadamları, platypus'un memelilerle evrimsel bir tarihi paylaştığını varsaymakta, genomlarındaki yapısal ve dizilimsel özellikleri de bu doğrultuda yorumlamaktadırlar. Gerçekte platypus, memelilerin evrimi senaryosu için hiçbir bilimsel kanıt sağlamamakta, tam tersine evrim teorisi için büyük bir açmaz olusturmaktadır.

Evrimcilerin Platypus Açmazı

Avustralya ve Tanzanya'da göl ve nehirlerde yaşayan Platypus'un bilimsel adı Ornithorhynchus anatinus'tur.
Erkeklerinin boyu 50 santimetreye erişmektedir, dişilerinin ki ise bundan %20 daha azdır. Platypus, haberde de belirtildigi gibi "kürkü olduğu ve yavrularını emzirdiği için memeli sınıfına girmektedir. Kuyruğunu kunduz gibi sallayabilen bu hayvan, kuş gagası ve sürüngen zehrine sahip olma gibi özellikler de taşımaktadır.

Genellikle su altında yaşayan bu hayvanlar, zehirlerini arka ayaklarında taşımaktadırlar. Platypus aynı bir memeli gibi tüylere sahiptir ve yavrularını emzirir, ama sürüngenler gibi yumurtlayarak çogalır ve zehir üretir. Aynı kuşlar gibi bir gagaya sahiptir, ama aynı amfibiyenler gibi zamanının büyük bölümünü suda geçirir. Platypus, tüm bu özelliklerin ortaya koydugu gibi, apayrı canlı gruplarına ait özellikleri üzerinde barındıran bir "mozaik" canlıdır. Evrimciler bir zamanlar bu canlıyı bir ara form olarak göstermeye çalışmışlarsa da bu iddia, paleontolojinin önde gelen otoriteleri tarafından terk edilmiştir. Stephen Jay Gould, platypus gibi "mozaik canlılar"ın bir ara geçis formu olarak kabul edilemeyecegini açıkça ifade etmektedir. (S. J. Gould & N. Eldredge, Paleobiology, Vol 3, 1977, s. 147) Zaten evrimcilerin ellerinde, Platypus'taki bu mozaik özelliklerin diğer canlı gruplarından nasıl evrimleşmiş olabileceğine dair hiçbir delil bulunmamaktadır, bu konuda tek bir fosil kanıtı gösterememektedirler.

Darwinizm'e göre bu mozaik canlının tüm çarpıcı ve farklı özelliklerinin aynı anda ve kuşursuz şekilde farklı canlılardan evrimlesmis olması gerekmektedir. Fakat Darwinistlerin elinde bu konuya açıklama olabilecek tek bir bilimsel bulgu ve tek bir delil bulunmamaktadır. Platypus'un farklı canlılarda bulunan bu canlıya özgün özellikleri, Darwinistler tarafından kesin olarak açıklamasızdır. Aslında evrim teorisi için açık bir açmaz oluşturan böylesine bir canlının evrime delil olarak lanse edilmeye çalışılması, evrimci çarpıtmaların ne boyutlara ulaşabileceğini görebilmek bakımından önem taşımaktadır.

Memelilerin İddia Edilen Evrimi Hiçbir Kanıta Dayanmamaktadır

Hürriyet haberinde platypus üzerindeki bu araştırmanın, "memelilerin milyonlarca yıl önce nasıl evrim geçirdiğinin açıklanmasına yardımcı olmasının umuldugu" şeklinde bir ifadeye yer verilmektedir. Oysa memelilerin evrimi senaryosu, hiçbir bilimsel kanıtla desteklenmeyen ve tamamen dogmatik olarak ayakta tutulmaya çalışılan bir masaldan ibarettir.

Evrimci kaynaklara baktığımızda, memelilerin kökeni konusunda ısrarlı bir sessizlik oldugunu görürüz. Bu yüzden evrimci paleontolog Roger Lewin, "ilk memeliye nasıl geçildiği hala bir sırdır" demek zorunda kalır. (Roger Lewin, "Bones of Mammals, Ancestors Fleshed Out", Science, cilt 212, 26 Haziran 1981, s. 1492)

20. yüzyılın en büyük evrim otoritelerinden ve Neo-Darwinist teorinin kurucularından biri olan George Gaylord Simpson ise, evrim teorisi açısından çok şaşırtıcı olan bu gerçeği şöyle ifade eder:

Dünya üzerindeki yaşamın en kafa karıştırıcı olayı, Mezozoik Çağı'nın, yani sürüngenler devrinin, memeliler devrine aniden değişmesidir. Sanki bütün başrol oyunculuğunun çok sayıda ve türdeki sürüngenler tarafından üstlenildiği bir oyunun perdesi bir anda indirilmiştir. Perde yeniden açıldığında ise, bu kez başrolünde memelilerin yer aldığı ve sürüngenlerin bir kenara itildiği yepyeni bir devir baslamıştır. Ortaya çıkan memelilerin bir önceki devire ait izleri ise yok gibidir.(George Gaylord Simpson, Life Before Man, New York: Time-Life Books, 1972, s. 42.)

Bir evrimcinin ağzından bu ifadeler kuşkuşuz ki bir itiraf niteliğindedir. Ancak burada evrimcilerin açıkça söylemekten çekindikleri ve kesin gerçek olan nokta, ne memelilere ne de başka canlılara ait bir önceki devirden kalan tek bir ara fosil örneği bulunmamış olmasıdır.

Sonuç:

Görüldügü gibi ne platypus'un mozaik özellikleri evrim teorisine kanıt olusturmakta ne de memelilerin evrimi senaryosu herhangi fosil kaydına dayanmaktadır. Evrimciler, fosil kayıtlarında bulamadıkları ara formları, son olarak platypusun genom incelemesini evrimci beklentilerle bezeyerek kamuoyunun gözünü boyamaya çalışmaktadırlar.

Richard Dawkins Akıllanıyor
19. asırda evrim teorisi ilk ortaya atıldığından beri Charles Darwin’in yegane çıkış noktası olan “tesadüfler”, Darwin’in en ateşli temsilcisi tarafından artık yalanlanmaktadır...
Darwin’in Rottweiler’ı olarak tanınan, uzun yıllardan beri Darwin’in en büyük destekçilerinden biri olarak dünya çapında yıkıma uğramış bir teoriyi, evrim teorisini ayakta tutmaya çalışan Oxford Üniversitesi zooloji bölümünden Richard Dawkin’de oldukça olumlu gelişmeler var!

Dawkins bu önemli açıklamasıyla, daha henüz tam anlamıyla akıllanmamış olsa da, akıllanma safhasında olduğunu, canlıların tesadüfen meydana gelemeyeceğini kabul etmekle bir aşama kaydetmiş olduğunu, dolayısıyla iyiye doğru bir gelişme gösterdiğini tüm dünyaya göstermiş bulunmaktadır.

Dawkins, son dönemlerde tüm yazılarında, yaptığı tüm söyleşilerde, tüm röportajlarında tek bir şeyi dile getirir oldu: Canlılık tesadüfen oluşamaz!

Richard Dawkins’in konuyla ilgili çeşitli yayın organlarına yapmış olduğu açıklamalar şu şekildedir:

"Darwinizm gerçekten tesadüfleri anlatan bir teori olsaydı işe yaramayacağı, ezici, ses getirici ve kesin biçimde açıktır."(Said What.co.uk)

"Bu durum söz konusu donanımların tesadüflerle biraraya gelmiş olamayacağını göstermektedir ve elbette mantıklı hiçbir bilim adamı bunun böyle olabileceğini söylememiştir."(Richard Dawkins.net)

"Rastgele mutasyonların zürafanın boynu ve elbette diğer her şeyin evrimi için iyi bir açıklama OLMADIĞINI çok doğru söylediniz." ( http://www.simonyi.ox.ac.uk/dawkins/FAQs.shtml )

19. asırda evrim teorisi ilk ortaya atıldığından beri Charles Darwin’in yegane çıkış noktası olan “tesadüfler”, Darwin’in en ateşli temsilcisi tarafından artık yalanlanmaktadır. Darwinistlerin tüm canlılık için tek açıklamaları, iki yüzyıldan fazla zamandır edindikleri “sahte ilah” bir anda reddedilmektedir. Darwinistlerin asla vazgeçemedikleri “tesadüf putu” artık açıkça terk edilmiştir.

Peki bu önemli ve büyük değişimin sebebi nedir?

Bu büyük değişimin sebebi,

• Darwinistlerin Darwinizm’in yenilmiş olduğunu açıkça ve tüm delilleriyle görmüş olmalarıdır.

• Değil tek bir hücrenin, işlevsel tek bir proteinin bile laboratuvarda oluşturulamayacak kadar kompleks ve üstün olduğunu anlamış olmalarıdır.

• Canlı organizmalara ait hiçbir şeyin kesin olarak tesadüfen meydana gelemeyeceğini artık reddedemeyecek bir konuma gelmeleridir.

• Genetik, biyoloji, mikrobiyoloji bilimlerinin canlıların indirgenemez komplekslikte olduğunu ilan etmesi karşısında çaresiz kalmalarıdır.

• Paleontoloji biliminin, işlevsiz, garip, ucube varlıkların yaşamadığını, milyonlarca yıl boyunca yaşamış olan tüm canlıların mükemmel görünümlü, tam ve kusursuz canlılar olduğunu 100 milyondan fazla fosil ile ilan etmesi sonucunda, bunu kabullenmeye mecbur kalmalarıdır.

• Fosil kayıtlarında tek bir ara fosil bile olmaması karşısında izah ve iddialarını değiştirmek zorunda kalmalarıdır.

• Allah’ın üstün ve kusursuz yaratmasını açıkça görmeleri, fakat bunu resmen kabul etmek yerine ifade değiştirmeleridir.

Şu anda 200 yıldır tüm dünyayı aldatan bu sahte teorinin en sadık takipçilerinin artık Darwin’in temel iddialarını reddediyor olmaları, Darwinizm’in temelden, geri dönüşü olmayacak şekilde çöküşünün en açık, en kesin ve en görünür kanıtıdır. Dünyanın artık bu yalana inanmadığını gören Darwin destekçileri, tesadüf iddiasıyla, değil güçlü ve akıllı beyinleri, çocukları bile aldatamayacaklarını fark etmiş bulunmaktadırlar. Darwinizm’in dünya çapındaki yıkılışının etkilerini görmek ve Darwinistlerin de Darwinizm’i terk etmeye başladığını izlemek kuşkusuz ki sevindiricidir.

Tesadüfe “doğal seleksiyon” gibi isimler koymak Darwinistler için bir çözüm değildir. Doğal seleksiyonda bilinçli bir seçilim durumu söz konusu değildir. Tesadüf yerine doğal seleksiyon gibi kör bir mekanizmayı sahte ilah edinmek, “tesadüf değil ama şans” demekten farklı bir şey değildir. Doğal seleksiyon denen kör sürecin bilinçli, şuurlu ve akılcı dizaynlar, organlar, yapılar, canlılar meydana getirmesi imkansızdır. Doğal seleksiyonun yoktan bir organ meydana getirdiği veya bir organı bir başkasına dönüştürdüğü hiçbir şekilde gözlemlenememiştir, bunun biyolojik açıklaması yapılamamıştır. Yapılması da kuşkusuz mümkün değildir. Doğal seleksiyon isimli sahte mekanizma hiçbir zaman bir türü bir başka türe dönüştüremez. Örneğin bir geyik sürüsünde hızlı koşan geyikler kaplanlardan kaçıp hayatta kalabilirler ama bu yolla hiçbir zaman zürafalara dönüşmeyeceklerdir. Doğal seleksiyonda akıl yoktur, bilinç yoktur, olayları tasarlayan, organları dizayn eden, doğruyu yanlıştan ayırt eden hayali bir güç yoktur. Doğal seleksiyon rastgele gerçekleşir ve geliştirici bir gücü de olmadığı için, “tesadüf yoktur ama doğal seleksiyon vardır” iddialarıyla ortaya çıkmak insanları başka bir yalanla aldatmaya kalkışmaktan başka bir şey değildir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder