DNA'daki kompleks bilgiye rastgele ve bilinçsizce müdahale eden mutasyon, DNA'ya ve dolayısıyla organizmaya zarar verir, veya en iyi ihtimalle organizma üzerinde etkisiz olur...
Ulusal Bilimler Akademisi, mutasyonların evrim için gerekli olan genetik çeşitliliği sağladığını ileri sürmekte ve mutasyonlardan "Canlıyı, içinde bulunduğu ortamda varlığını sürdürebilme beklentisini artıracak araçlarla donatabilir ya da donatmayabilirler" diye söz etmektedir. (Bilim ve Yaratılışçılık, s.10) Oysa, mutasyonların canlılara UBA yazarlarının iddia ettikleri gibi faydalı özellikler kazandırmadığı, bu konuda yapılan bütün deney ve gözlemlerle ortada olan bir gerçektir.
Mutasyon, bir canlının DNA'sında, yani genetik bilgisinin saklı olduğu molekülde meydana gelen rastgele değişikliklerdir. DNA, bilim adamları tarafından bilgi bankasına veya büyük bir kütüphaneye benzetilir. Bir kütüphanedeki kitaplardan herhangi birine rastgele ve bilinçsizce harfler eklendiğinde veya harflerin yeri değiştiğinde nasıl o kitaptaki bazı kelimeler ve cümleler anlamını yitirecekse, mutasyon da DNA'da bilgi azaltıcı bir etki yapar. DNA'daki kompleks bilgiye rastgele ve bilinçsizce müdahale eden mutasyon, DNA'ya ve dolayısıyla organizmaya zarar verir, veya en iyi ihtimalle organizma üzerinde etkisiz olur. Ancak, hiçbir zaman mutasyonlar DNA'ya yeni bir bilgi eklemez, organizmayı geliştirecek bir etki oluşturmazlar. Bunun gözlemlenmiş tek bir örneği yoktur.
Bunun en yakın örneği, mutasyonların insanlar üzerindeki olumsuz etkileridir. Son yıllarda, genetik mutasyonların neden olduğu binlerce hastalık bulunmuştur. Tıp genetiği kitaplarında 4500 farklı genetik hastalık sayılmaktadır. Down sendromu, orak hücre anemisi, cücelik, zeka gerilikleri, kistik fibroz, akıl hastalıkları ve kanser türleri bu genetik mutasyonların neden olduğu hastalıklardandır. Çernobil ve Hiroşima'da radyasyon nedeniyle insanların birkaç nesil boyunca sakat veya hasta olarak doğmalarının nedeni de mutasyonlardır.
Fransız Bilimler Akademisi'nin eski başkanı ve 35 ciltlik Traite de Zoologie kitabının yazarı Pierre Paul Grassé mutasyonları bir metinde yapılan imla hatalarına benzetmiş ve mutasyonların evrim meydana getiremeyeceklerini şöyle açıklamıştır:
(Mutasyonlar) Mevcut olanı değiştirirler ancak bunu, hangi yöntemle olursa olsun düzensizlik içinde yaparlar. Düzenli bir canlıda en küçük bir düzensizlik meydana gelir gelmez, hastalık ve sonrasında ölüm gelecektir. Yaşam ve kargaşa arasında olası bir uzlaşma yoktur.(Pierre-Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, 1977, New York, N.Y., s.97-98.)
Grassé'nin de belirttiği gibi, mutasyonlar son derece düzenli yapılara düzensizlik getirirler. Mutasyonlar bir şehirde meydana gelen depreme veya bir saatin duvara sertçe atılmasına benzetilebilir. Nasıl ki depremler şehri, duvara atılmak da saati geliştirmez, hatta zarar verirse, mutasyonlar da canlılara zarar verirler, onları geliştirmezler. Evrimciler bu gerçeği bildikleri halde, mutasyonları evrim meydana getiren bir mekanizma olarak öne sürerler. Evrimcilerin bu konudaki çelişkilerini daha iyi görebilmek için, bazı evrimci bilim adamlarının mutasyonların canlılar için zararlı olduklarına dair ifadelerine yer vermek yerinde olacaktır.
California Üniversitesinden biyoloji ve felsefe profesörü Francisco J. Ayala:
X ışınları gibi yüksek enerjili radyasyonlar mutasyon oranını artırırlar. Radyasyondan dolayı meydana gelen mutasyonlar rastgele, bir anlamda onları taşıyan bireylerin sağlığı üzerindeki etkilerden bağımsız olarak meydana çıkar... Bir organizmadaki genom gibi tamamen organize bir sistemde rastgele bir değişiklik sistemin düzenini veya kullanılırlığını artırmaz, aksine azaltır. (Francisco J. Ayala, "Genotype Environment and Population Numbers", Science, vol.162 (27 Aral?k 1968), s. 1456)
Wisconsin Üniversitesi, Tıp Genetiği Bölüm Başkanı, radyasyon ve mutasyon konusunda uzman James F. Crow:
Mutasyonların hemen hepsi zararlıdır ve bunun bedelini insanlar öder. Bu nedenle mutasyon oranını yükseltecek olan her türlü insan aktivitesi insanlık için ciddi sağlık ve ahlak sorunları oluşturuyor demektir. (James F. Crow, "Ionizing Radiation and Evolution", Scientific American, vol. 201 (Eylül 1959), s. 138)
Hayatı oluşturan kimyasal işlemlerin bütünlüğüne isabet edecek rastgele bir değişikliğin bozucu etkisi olacağı kesindir. Aynen bir televizyondaki bağlantıların rastgele değiştirilmesinin görüntünün kalitesini artırmaması gibi. ("Genetic Effects of Radiation", Bulletin of Atomic Scientists, No: 14, s. 19-20)
Biyolog Dr. Mahlon B. Hoagland:
Bugün canlı organizmalarda birikmiş bilgi... bütün dünya şiirlerinin toplamından daha çok işlenmiş, daha incedir. Bir harfte, bir kelimede, bir deyimde rastlantıya bağlı bir değişimin parçayı daha iyi yapması uzak bir olasılık; böyle rastlantısal bir çarpmanın zararlı olması daha akla yatkındır. Birçok biyolog, nükleer silahların, nükleer reaktörlerin ve endüstride üretilen mutasyona neden olabilecek türden kimyasal maddelerin artmasından, bu nedenle korkmaktadırlar. (Mahlon B. Hoagland, Hayatın Kökleri, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 12.Basım, Mayıs 1998, s. 69)
Hatırlayacaksınız, bir organizmanın DNA'sında bir değişikliğin olması hemen her zaman onun için zararlıdır; başka bir deyişle yaşamını sürdürebilme kapasitesinde azalmaya yol açar. Bir benzetme yapalım; Shakespeare'in oyunlarına rastgele eklenen cümlelerin onları daha iyi yapması pek olası değildir... Temelinde DNA değişiklikleri ister mutasyonla, ister bizim dışarıdan bilerek eklediğimiz yabancı genlerle olsun, yaşamı sürdürebilme şansını azaltma özelliklerinden dolayı zararlıdır. (Mahlon B. Hoagland, Hayatın Kökleri, s. 153)
Ünlü matematikçi Dr. Warren Weaver :
Çoğu kimse, bilinen tüm mutasyon örneklerinin zararlı olduğu sonucu karşısında şaşıracaktır, çünkü mutasyonlar evrim sürecinin gerekli bir parçasıdır. Nasıl olur da iyi bir etki -yani bir canlının daha gelişmiş canlı formlarına evrimleşmesi- pratikte hepsi zararlı olan mutasyonların sonucu olabilir? (Warren Weaver, "Genetic Effects of Atomic Radiation", Science, cilt 123, 29 Haziran 1956, s. 1159)
Üstelik mutasyona uğramış genlerin, karşılaşılan durumların büyük çoğunluğunda ve şimdiye kadar üzerinde çalışılan türlerde zararlı etkilerine rastlanmıştır. En uç durumlarda zararlı etkiden kastettiğimiz ölüm demektir. Diğer durumlarda ise döl üretebilme olanağının azalması veya diğer bazı ciddi anormallikler anlamına gelir. (Warren Weaver, "Genetic Effects of Atomic Radiation", Science, s. 1158)
Weaver'ın sorduğu soru çok önemlidir ve evrimciler tarafından cevaplanmayı beklemektedir: Nasıl olur da iyi bir etki -yani bir canlının daha gelişmiş canlı formlarına evrimleşmesi- pratikte hepsi zararlı olan mutasyonların sonucu olabilir?
New York Bilimler Akademisi üyesi I. L. Cohen "mutasyonların doğal seleksiyon ile birlikte 6.000.000 kompleks türün kökeni olduğunu ileri sürmek veya kanıtlamaya çalışmak, mantıkla alay etmek, kanıtları inkar etmek ve matematiksel olasılıkları reddetmektir." (I.L. Cohen, Darwin Was Wrong: A Study in Probabilities, New York: New Research Publications, Inc., 1984, s. 81) derken, canlı türlerinin mutasyon ve doğal seleksiyonun bir eseri olduğuna inananların durumunu ortaya koymaktadır.
Evrimcilerin mutasyonla ilgili iddialarının inandırıcı olmamasının bir diğer nedeni ise, faydalı mutasyonlar olmadığı gibi, doğada bu faydalı mutasyonları bilinçli bir şekilde koruma altına alarak biriktirecek bir mekanizma da olmamasıdır. Örneğin kör bir canlının göze ve görme sistemine sahip olabilmesi için birçok mutasyona ihtiyacı olacaktır. Dolayısıyla, "faydalı" ve "göz, görme sinirleri ve beyindeki görme merkezi için gerekli-isabetli" mutasyonların sürekli olarak aynı canlının soyuna isabet etmesini beklemek, imkansıza inanmaktır. Bunun için bu canlının soyunu takip eden, bu canlının dış dünyayı görme ihtiyacı olacağını önceden görebilen, gözle ve görmeyle ilgili tüm genetik bilgiye sahip, dolayısıyla hangi mutasyonlara gerek olduğunu bilen, büyük bir özenle nesiller boyunca yararlı ve isabetli mutasyonları biriktiren bir bilince ve güce ihtiyaç vardır. Doğada ise böyle bir bilinç ve akıl yoktur. Birçok evrimci de bu imkansızlığa dikkat çekmiştir. Örneğin California Berkeley Üniversitesinden Prof. Kevin Padian, doğada meydana gelen rastgele mutasyonların canlı türlerini oluşturduğuna inanan biri olup olmadığını sormaktadır:
Büyük evrimsel değişiklikler nasıl başladı? Türlerin on binlerce yıl oturup faydalı mutasyonların meydana gelmesini beklediğine (bu arada bu nasıl oluşmaktadır?) ve büyük bir istekle bunları yeni ve yararlı bir tür değişimi oluşana kadar biriktirip koruduklarına inanan biri var mı? İşte bu durum Waddington ve diğerlerinin de belirttiği gibi Neo-Darwinizm'in "saçma ve mantık dışı" matematik argümanlarıdır. (Kevin Padian, "The Whole Real Guts of Evolution", Review of Genetics, Paleontology and Macroevolution, By Jeffrey S. Levinton, s. 77)
Grassé ise aynı konu hakkında şu yorumu yapmaktadır:
Mutasyonlar zaman içinde tutarsız şekilde meydana gelirler. Birbirlerini tamamlayıcı değildirler, ayrıca, birbirini izleyen jenerasyonlar içinde belli bir yöne doğru birikmezler. (Pierre-Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, 1977, New York, N.Y., s.97-98)
Kaldı ki, eğer evrimcilerin varsaydıkları -ama hiçbir zaman gösteremedikleri- oranda "faydalı mutasyon" gerçekleştiğini kabul etsek bile, bu evrim teorisini kurtarmamaktadır. 1996 yılında yayınlanan Not By Change isimli kitabıyla bilim dünyasının gündemine gelen, MIT ve John Hopkins University gibi dünyanın en itibarlı üniversitelerinde çalışmış İsrailli biyofizikçi Dr. Lee Spetner'ın hesapları, bu konuda belirtilmesi gereken önemli bir gerçektir. Spetner, Neo-Darwinizm'i sorguladığı söz konusu kitabında evrimci otoritelerin verdikleri (mutasyon frekansı ve tüm mutasyonlar içinde "faydalı mutasyon" oranı gibi) rakamları kullanarak, bir türün bir başkasına dönüşmesinin mümkün olup olmadığını çok detaylı bir biçimde hesaplamıştır. Spetner'ın yaptığı bu hesabın sonucu ise çarpıcıdır: İmkansız! Eğer, gözlem ve deneylerimizde yeri olmayan "faydalı mutasyonların" varlığını teorik olarak kabul etsek bile, bunların belli bir canlı türünde art arda ve ayrı doğrultuda birikmesi, başka mutasyonların getireceği dezavantajlar nedeniyle elenmeden kalması ve bu süreç sonucunda yepyeni bir canlı türünün çıkması, imkansızdır.
Spetner'in bu hesabına tatmin edici bir cevap verebilen evrimci ise olmamıştır.
Mutasyon, bir canlının DNA'sında, yani genetik bilgisinin saklı olduğu molekülde meydana gelen rastgele değişikliklerdir. DNA, bilim adamları tarafından bilgi bankasına veya büyük bir kütüphaneye benzetilir. Bir kütüphanedeki kitaplardan herhangi birine rastgele ve bilinçsizce harfler eklendiğinde veya harflerin yeri değiştiğinde nasıl o kitaptaki bazı kelimeler ve cümleler anlamını yitirecekse, mutasyon da DNA'da bilgi azaltıcı bir etki yapar. DNA'daki kompleks bilgiye rastgele ve bilinçsizce müdahale eden mutasyon, DNA'ya ve dolayısıyla organizmaya zarar verir, veya en iyi ihtimalle organizma üzerinde etkisiz olur. Ancak, hiçbir zaman mutasyonlar DNA'ya yeni bir bilgi eklemez, organizmayı geliştirecek bir etki oluşturmazlar. Bunun gözlemlenmiş tek bir örneği yoktur.
Bunun en yakın örneği, mutasyonların insanlar üzerindeki olumsuz etkileridir. Son yıllarda, genetik mutasyonların neden olduğu binlerce hastalık bulunmuştur. Tıp genetiği kitaplarında 4500 farklı genetik hastalık sayılmaktadır. Down sendromu, orak hücre anemisi, cücelik, zeka gerilikleri, kistik fibroz, akıl hastalıkları ve kanser türleri bu genetik mutasyonların neden olduğu hastalıklardandır. Çernobil ve Hiroşima'da radyasyon nedeniyle insanların birkaç nesil boyunca sakat veya hasta olarak doğmalarının nedeni de mutasyonlardır.
Fransız Bilimler Akademisi'nin eski başkanı ve 35 ciltlik Traite de Zoologie kitabının yazarı Pierre Paul Grassé mutasyonları bir metinde yapılan imla hatalarına benzetmiş ve mutasyonların evrim meydana getiremeyeceklerini şöyle açıklamıştır:
(Mutasyonlar) Mevcut olanı değiştirirler ancak bunu, hangi yöntemle olursa olsun düzensizlik içinde yaparlar. Düzenli bir canlıda en küçük bir düzensizlik meydana gelir gelmez, hastalık ve sonrasında ölüm gelecektir. Yaşam ve kargaşa arasında olası bir uzlaşma yoktur.(Pierre-Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, 1977, New York, N.Y., s.97-98.)
Grassé'nin de belirttiği gibi, mutasyonlar son derece düzenli yapılara düzensizlik getirirler. Mutasyonlar bir şehirde meydana gelen depreme veya bir saatin duvara sertçe atılmasına benzetilebilir. Nasıl ki depremler şehri, duvara atılmak da saati geliştirmez, hatta zarar verirse, mutasyonlar da canlılara zarar verirler, onları geliştirmezler. Evrimciler bu gerçeği bildikleri halde, mutasyonları evrim meydana getiren bir mekanizma olarak öne sürerler. Evrimcilerin bu konudaki çelişkilerini daha iyi görebilmek için, bazı evrimci bilim adamlarının mutasyonların canlılar için zararlı olduklarına dair ifadelerine yer vermek yerinde olacaktır.
California Üniversitesinden biyoloji ve felsefe profesörü Francisco J. Ayala:
X ışınları gibi yüksek enerjili radyasyonlar mutasyon oranını artırırlar. Radyasyondan dolayı meydana gelen mutasyonlar rastgele, bir anlamda onları taşıyan bireylerin sağlığı üzerindeki etkilerden bağımsız olarak meydana çıkar... Bir organizmadaki genom gibi tamamen organize bir sistemde rastgele bir değişiklik sistemin düzenini veya kullanılırlığını artırmaz, aksine azaltır. (Francisco J. Ayala, "Genotype Environment and Population Numbers", Science, vol.162 (27 Aral?k 1968), s. 1456)
Wisconsin Üniversitesi, Tıp Genetiği Bölüm Başkanı, radyasyon ve mutasyon konusunda uzman James F. Crow:
Mutasyonların hemen hepsi zararlıdır ve bunun bedelini insanlar öder. Bu nedenle mutasyon oranını yükseltecek olan her türlü insan aktivitesi insanlık için ciddi sağlık ve ahlak sorunları oluşturuyor demektir. (James F. Crow, "Ionizing Radiation and Evolution", Scientific American, vol. 201 (Eylül 1959), s. 138)
Hayatı oluşturan kimyasal işlemlerin bütünlüğüne isabet edecek rastgele bir değişikliğin bozucu etkisi olacağı kesindir. Aynen bir televizyondaki bağlantıların rastgele değiştirilmesinin görüntünün kalitesini artırmaması gibi. ("Genetic Effects of Radiation", Bulletin of Atomic Scientists, No: 14, s. 19-20)
Biyolog Dr. Mahlon B. Hoagland:
Bugün canlı organizmalarda birikmiş bilgi... bütün dünya şiirlerinin toplamından daha çok işlenmiş, daha incedir. Bir harfte, bir kelimede, bir deyimde rastlantıya bağlı bir değişimin parçayı daha iyi yapması uzak bir olasılık; böyle rastlantısal bir çarpmanın zararlı olması daha akla yatkındır. Birçok biyolog, nükleer silahların, nükleer reaktörlerin ve endüstride üretilen mutasyona neden olabilecek türden kimyasal maddelerin artmasından, bu nedenle korkmaktadırlar. (Mahlon B. Hoagland, Hayatın Kökleri, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 12.Basım, Mayıs 1998, s. 69)
Hatırlayacaksınız, bir organizmanın DNA'sında bir değişikliğin olması hemen her zaman onun için zararlıdır; başka bir deyişle yaşamını sürdürebilme kapasitesinde azalmaya yol açar. Bir benzetme yapalım; Shakespeare'in oyunlarına rastgele eklenen cümlelerin onları daha iyi yapması pek olası değildir... Temelinde DNA değişiklikleri ister mutasyonla, ister bizim dışarıdan bilerek eklediğimiz yabancı genlerle olsun, yaşamı sürdürebilme şansını azaltma özelliklerinden dolayı zararlıdır. (Mahlon B. Hoagland, Hayatın Kökleri, s. 153)
Ünlü matematikçi Dr. Warren Weaver :
Çoğu kimse, bilinen tüm mutasyon örneklerinin zararlı olduğu sonucu karşısında şaşıracaktır, çünkü mutasyonlar evrim sürecinin gerekli bir parçasıdır. Nasıl olur da iyi bir etki -yani bir canlının daha gelişmiş canlı formlarına evrimleşmesi- pratikte hepsi zararlı olan mutasyonların sonucu olabilir? (Warren Weaver, "Genetic Effects of Atomic Radiation", Science, cilt 123, 29 Haziran 1956, s. 1159)
Üstelik mutasyona uğramış genlerin, karşılaşılan durumların büyük çoğunluğunda ve şimdiye kadar üzerinde çalışılan türlerde zararlı etkilerine rastlanmıştır. En uç durumlarda zararlı etkiden kastettiğimiz ölüm demektir. Diğer durumlarda ise döl üretebilme olanağının azalması veya diğer bazı ciddi anormallikler anlamına gelir. (Warren Weaver, "Genetic Effects of Atomic Radiation", Science, s. 1158)
Weaver'ın sorduğu soru çok önemlidir ve evrimciler tarafından cevaplanmayı beklemektedir: Nasıl olur da iyi bir etki -yani bir canlının daha gelişmiş canlı formlarına evrimleşmesi- pratikte hepsi zararlı olan mutasyonların sonucu olabilir?
New York Bilimler Akademisi üyesi I. L. Cohen "mutasyonların doğal seleksiyon ile birlikte 6.000.000 kompleks türün kökeni olduğunu ileri sürmek veya kanıtlamaya çalışmak, mantıkla alay etmek, kanıtları inkar etmek ve matematiksel olasılıkları reddetmektir." (I.L. Cohen, Darwin Was Wrong: A Study in Probabilities, New York: New Research Publications, Inc., 1984, s. 81) derken, canlı türlerinin mutasyon ve doğal seleksiyonun bir eseri olduğuna inananların durumunu ortaya koymaktadır.
Evrimcilerin mutasyonla ilgili iddialarının inandırıcı olmamasının bir diğer nedeni ise, faydalı mutasyonlar olmadığı gibi, doğada bu faydalı mutasyonları bilinçli bir şekilde koruma altına alarak biriktirecek bir mekanizma da olmamasıdır. Örneğin kör bir canlının göze ve görme sistemine sahip olabilmesi için birçok mutasyona ihtiyacı olacaktır. Dolayısıyla, "faydalı" ve "göz, görme sinirleri ve beyindeki görme merkezi için gerekli-isabetli" mutasyonların sürekli olarak aynı canlının soyuna isabet etmesini beklemek, imkansıza inanmaktır. Bunun için bu canlının soyunu takip eden, bu canlının dış dünyayı görme ihtiyacı olacağını önceden görebilen, gözle ve görmeyle ilgili tüm genetik bilgiye sahip, dolayısıyla hangi mutasyonlara gerek olduğunu bilen, büyük bir özenle nesiller boyunca yararlı ve isabetli mutasyonları biriktiren bir bilince ve güce ihtiyaç vardır. Doğada ise böyle bir bilinç ve akıl yoktur. Birçok evrimci de bu imkansızlığa dikkat çekmiştir. Örneğin California Berkeley Üniversitesinden Prof. Kevin Padian, doğada meydana gelen rastgele mutasyonların canlı türlerini oluşturduğuna inanan biri olup olmadığını sormaktadır:
Büyük evrimsel değişiklikler nasıl başladı? Türlerin on binlerce yıl oturup faydalı mutasyonların meydana gelmesini beklediğine (bu arada bu nasıl oluşmaktadır?) ve büyük bir istekle bunları yeni ve yararlı bir tür değişimi oluşana kadar biriktirip koruduklarına inanan biri var mı? İşte bu durum Waddington ve diğerlerinin de belirttiği gibi Neo-Darwinizm'in "saçma ve mantık dışı" matematik argümanlarıdır. (Kevin Padian, "The Whole Real Guts of Evolution", Review of Genetics, Paleontology and Macroevolution, By Jeffrey S. Levinton, s. 77)
Grassé ise aynı konu hakkında şu yorumu yapmaktadır:
Mutasyonlar zaman içinde tutarsız şekilde meydana gelirler. Birbirlerini tamamlayıcı değildirler, ayrıca, birbirini izleyen jenerasyonlar içinde belli bir yöne doğru birikmezler. (Pierre-Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, 1977, New York, N.Y., s.97-98)
Kaldı ki, eğer evrimcilerin varsaydıkları -ama hiçbir zaman gösteremedikleri- oranda "faydalı mutasyon" gerçekleştiğini kabul etsek bile, bu evrim teorisini kurtarmamaktadır. 1996 yılında yayınlanan Not By Change isimli kitabıyla bilim dünyasının gündemine gelen, MIT ve John Hopkins University gibi dünyanın en itibarlı üniversitelerinde çalışmış İsrailli biyofizikçi Dr. Lee Spetner'ın hesapları, bu konuda belirtilmesi gereken önemli bir gerçektir. Spetner, Neo-Darwinizm'i sorguladığı söz konusu kitabında evrimci otoritelerin verdikleri (mutasyon frekansı ve tüm mutasyonlar içinde "faydalı mutasyon" oranı gibi) rakamları kullanarak, bir türün bir başkasına dönüşmesinin mümkün olup olmadığını çok detaylı bir biçimde hesaplamıştır. Spetner'ın yaptığı bu hesabın sonucu ise çarpıcıdır: İmkansız! Eğer, gözlem ve deneylerimizde yeri olmayan "faydalı mutasyonların" varlığını teorik olarak kabul etsek bile, bunların belli bir canlı türünde art arda ve ayrı doğrultuda birikmesi, başka mutasyonların getireceği dezavantajlar nedeniyle elenmeden kalması ve bu süreç sonucunda yepyeni bir canlı türünün çıkması, imkansızdır.
Spetner'in bu hesabına tatmin edici bir cevap verebilen evrimci ise olmamıştır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder